| 23- 
KİRLERDEN VE İFFETSİZLİKLERDEN TEMİZLENME
 Bir önceki yazımızda kirlerden temizlenmenin ve iffetin kadın ve erkek bütün 
Mü’minlerin ortak özelliği olduğu üzerinde yoğunlaşmıştık.
 
 Bazı 
ayet-i kerimelerde Allah Teala’nın doğrudan Mü’min kadınlara hitap ettiği, 
davranma şekillerinin nasıl olması gerektiği ve iffetli olmaya davet edildikleri 
görülür. Bu ayet-i kerimelerde kadınların her türlü çirkinliklerden, 
ahlaksızlıklardan ve iffetsizliklerden uzak durmaları ve mutlak temizliğe 
yönelmeleri istenir. Hz. Meryem ise iffeti, temizliği ve arınmışlığıyla Kur’an 
toplumunun kadınlarının bir numunesi olarak ileri sürülür.
 
 “Hani melekler demişlerdi: Ey Meryem! Allah seni seçti; seni tertemiz yarattı 
ve seni bütün dünya kadınlarına tercih etti.” (Al-i İmram 42)
 
 
  Temizliği, iffeti ve çirkin amellerden beri olduğundan dolayı Hz. Meryem’in 
dünya kadınlarına tercih edildiği bildirilmektedir. İffetiyle ve temizliğiyle 
övgüye mazhar kılınan Hz. Meryem Müslüman kadınlar için önemli bir numunedir. 
 Kur’an-ı Kerimde geçtiği gibi kadınlar sahip oldukları iffet ve temizlik 
sıfatlarıyla değer kazanmakta ve üstün makamlara ulaşmaktadır. İffet ve temizlik 
sıfatı her Mü’min kadının değer basamaklarından yükselmesinde sermaye görevi 
görmektedir. Kur’an-ı Kerim’in birçok ayetinde bu hakikate işaret ettiği 
görülür.
 
 “… temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlara yaraşır. 
Bu sonuncular, (iftiracıların) söylediklerinden çok uzaktırlar. Kendileri için 
bağışlanma ve güzel bir rızık vardır.” (Nur Suresi 26)
 
 Toplum, insanın iyi ya da kötü olmasıyla şekillenir. Toplumun içinde kadınların 
ayrı bir yeri vardır. Onların temiz olmaları durumunda toplum muhkemliğini 
korurken  ifsad ve bozulmalar artmaya başlar.
 
 İffet ve temizlik Mü’min kadınların özelliklerindendir. Allah Teala’nın koyduğu 
ölçülere göre hayatlarını düzenlediklerinden, yalan ve karayıcıların kötü söz ve 
eylemlerinden uzak, Allah Teala’nın inayet ve lütfuna nail olurlar.
 
 Kur’an-ı Kerim’de Mü’min kadınların iffet ve temizliklerini zikreden ayetlerin 
oldukça fazla olduğu görülür. Ancak bunları kısaca değinmekle yetineceğiz. 
Örneğin Maide suresinin 5. Ayet-i kerimesinde Mü’min kadınların temizlik ve 
iffetinden bahsedilir;
 
 “Bugün size temiz ve iyi şeyler helâl kılınmıştır… Mümin kadınlardan iffetli 
olanlar ile daha önce kendilerine kitap verilenlerden iffetli kadınlar da, 
mehirlerini vermeniz şartıyla, namuslu olmak, zina etmemek ve gizli dost 
tutmamak üzere size helâldir. Kim (İslâmî hükümlere) inanmayı kabul etmezse onun 
ameli boşa gitmiştir. O, ahirette de ziyana uğrayanlardandır.” (Maide Suresi 
5)
 
 YYukarıda da geçtiği gibi kadınlar arasında özel bir yeri olan Hz. Meryem’in 
ırzını iffetle koruduğu anlatılır. İffet ve temizlik gibi güzel vasıfları Allah 
Teala’nın övgüsünü kazanmasına yol açmakta ve âlem için ibret vesilesi kılındığı 
bildirilmektedir.
 
 “Irzını iffetle korumuş olanı (Meryem'i de an.) Biz ona ruhumuzdan üfledik; 
onu ve oğlunu cümle âlem için bir ibret kıldık.” (Enbiya 91)
 
 Diğer bir ayet-i kerimede ise Kur’an toplumunun kadınlarının uymaları gereken 
ölçü ortaya konmakta, Mü’min kadınların bu ölçüye riayet etmeleri istenmektedir:
 
 “Ey Peygamber! İnanmış kadınlar, Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamak, 
hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, elleriyle ayakları 
arasında bir iftira uydurup getirmemek, iyi işi işlerde sana karşı gelmemek 
hususunda sana biat etmeye geldikleri zaman, biatlerini kabul et ve onlar için 
Allah'tan mağfiret dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.”
(Mumtehine Suresi 12)
 
 Bu ayet-i kerimede Allah’a iman ile birlikte iffet sahibi olma, günahlardan el 
etek çekme ve kirlerden temizlenme Hz. Resul-i Ekrem (sav)’e biatin şartı olarak 
zikredilir. Burada Mü’min kadınların uyması gereken şartlar ortaya konmakla 
birlikte, kadınların bunlara riayet etmeleriyle Kur’an toplumundan olacakları 
bildirilmektedir.
 
 Ayette zikri geçen bu özellikler, şirkten arınmış kadınların Kur’an toplumuna 
girişinde basamak görevi görmektedir. Hayatlarını Kur’an’ın koyduğu ölçülere 
göre düzenlemekle Kur’an toplumunun kadınları olma özelliğini elde 
etmektedirler.
 
 Hz. Resul-i Ekrem (sav)’in Mekke’yi fethettikten sonra İslam’ı kabul eden 
Mekkeli erkekler Hz. Peygamber (sav)’e biat ettiler. Erkeklerden sonra biat 
sırası kadınlara gelmişti. Yukarıdaki ayette zikredilen şartlara bağlı kalmak 
şartıyla biatlerinin kabul edileceği bildirildi. Mekkeli kadınlar, Allah’ın 
Teala’nın koyduğu kurallara göre yaşamayı kabul ettikten sonra Hz. Resul-i Ekrem 
(sav)’e biat ettiler. Bir kabın içerisine bir miktar su döken Hz. Resul-i Ekrem 
(sav) elini suya batırdı. Ardından da Mekke’nin kadınları aynı suya ellerini 
batırıp biat ettiler.
 
 Gösteriden ve Cezbedici Hareketlerden Kaçınma
 
 Her türlü gösterişten, namahremlerin dikkatlerini celp edecek ve onların cezp 
edilmesine yol açacak söz, hareket ve davranıştan kaçınma Kur’an toplumunun 
kadınlarının özelliklerindendir.
 
 Konuyla ilgili Kur’an-ı Kerimin iki suresinde zikredilen ayetlerden biri Mü’min 
kadınlara, diğeri ise Mü’minlerin anneleri olan Hz. Resul-i Ekrem (sav)’in pak 
eşlerine hitap etmektedir.
 
 “Mü'min kadınlara da söyle… Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını 
yere vurmasınlar…” (Nur 31)
 
 Kadınlar, yaratılışları icabı cezbedici özelliklere sahiptirler. Kendilerini 
süslemekten, güzelliklerini yansıtmaktan, başkalarının dikkatlerini üzerlerine 
çekmekten ve onları etkilemekten hoşlanırlar. Önlerine sınır konulmayınca, süs 
ve ziynetlerini göstermekle namahremleri cezp ettikleri, bunun da toplumda 
fesada yol açtığı görülür. Allah Teala’nın ölçüsünün çiğnenmesiyle, etrafımızda 
gördüğümüz gibi fesat ve bozgunculuklar yaygınlaşmaya başlar. Kadınların 
namahremleri cezp etmeleriyle sebep oldukları fesat toplumun ahengini bozup 
ruhiyesini altüst ettiğinden, Mü’min kadınlara çağrıda bulunan Allah Teala, 
bütün bunlardan kaçınmalarını istemekte, uymaları gereken ölçüyü beyan 
etmektedir.
 
 Başka ayet-i kerimelerde ise Hz. Resul-i Ekrem (sav)’in eşlerine çağrıda 
bulunulmakta, uymaları gereken şartlar zikredilmekte ve onların şahsında 
Müslüman kadınların hayatlarının çerçevesi çizilmektedir:
 
 “Ey peygamberin kadınları, siz kadınlardan herhangi biri (gibi) değilsiniz; eğer 
sakınıyorsanız, artık sözü çekicilikle söylemeyin ki, sonra kalbinde hastalık 
bulunan kimse tamah eder. Sözü maruf bir tarzda söyleyin. Evlerinizde 
vakarla-oturun (evlerinizi karargâh edinin), ilk cahiliye (kadınları)nın 
süslerini açığa vurması gibi, siz de süslerinizi açığa vurmayın; namazı dosdoğru 
kılın, zekâtı verin, Allah'a ve elçisine itaat edin. Ey Ehl-i Beyt, gerçekten 
Allah, sizden kiri (günah ve çirkinliği) gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister. 
(Ahzab Suresi 32-33)
 
 Müslüman kadınlar ağır sorumluluklara sahiptirler. Özellikle fesat ve 
bozgunculuğun yaygın olduğu dönemlerde kadınların sorumlulukları daha da 
artmaktadır. Yukarıdaki ayetlerde Hz. Resul-i Ekrem (sav)’in eşlerine çağrıda 
bulunan Allah Teala, Peygamber (sav) eşleri olmalarından dolayı daha fazla 
sorumluluk sahibi olduklarına işaret edilmektedir.
 
 Bu ayetlerde Resul-i Ekrem (sav)’in eşlerinin dört duvar arasına hapsedilmesi 
gibi bir yaklaşım söz konusu değildir. Hz. Peygamber (sav)’in eşlerini 
beraberinde savaşlara ve hacca götürdüğü bilinmektedir. Onlar, Mü’minlerin 
anneleri ve ümmet kadınlarının yollarını aydınlatan olgu olduklarından, asalet 
ve vakarlarını koruyacak ve kendilerini numune hale getirecek ölçü verilerek 
hayatlarının çerçevesi çizilir.
 
 Yukarıda belirtildiği gibi kadınların güzellik ve ziynetlerini namahremlere 
göstermeleri ve her türlü cezbedici hareketleri kötü ve çirkin sayılmakta ve 
haram kılınmaktadır. Bunlar Allah Teala tarafından yerilen amellerdir. Oysa 
kadınların aynı şeyleri eşlerine karşı yapmaları, güzelliklerini eşlerine sunup 
onları cezp etmelerinin hiçbir sakıncası yoktur. Bunun için herhangi bir yasak 
getirilmediği gibi, Mü’min kadınların bu işe teşvik edildiği de dikkat 
çekmektedir.
 
 İbrahim FIRAT
 
 |