Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah erkek münafiklara da kadin münafiklara da kâfirlere de içinde ebedî kalacaklari cehennem atesini vâdetti. O, onlara yeter. Allah onlara lânet etmistir! Onlar için devamli bir azap vardir. Tevbe/68

Bir Hadis:
İman bakımından mü'minlerin en mükemmeli ahlakça en güzel olanlar ve ailesine en güzel davrananlardır. (Tirmizi)
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

LANET OLSUN! (2) / ABDULLAH ŞAFAK

Bütün gün ayaklarının altında acımasızca çiğnediği kaldırımlara yenik düşmüştü. Kaldırımlar başı dik dururken, şiddetli yorgunluk ve ayaklarının kendisini taşıyamayacak derecede takatsiz düşmesiyle yorgun savaşçılar gibi eve dönmeye mecbur kaldı.

Kocasını kapıda karşılayan Maria, yüzünden katre katre dökülen yorgunluk ve bitkinliğe tanık olunca zihninde dolaşan bir dizi soruyu sormaktan vazgeçti. Mutfağa dalıp bir şeyler atıştıran Thomas, hiçbir şey söylemeden yatak odasına geçip derin bir uykuya daldı.

Hanımının bütün ısrarlarına rağmen o gün yaşadıklarından hiçbir şey anlatmamıştı. Sanki hayat coğrafyasında öyle bir günü yaşamamıştı. Oysa Maria, Thomas’ın hayat akışını değiştiren o günün içerisinde öğrenmek için can attığı önemli olayların yaşandığından emindi. Ancak eşinin ağzını bıçak açmıyordu.

Hayatın aşırı sıkıcılığı ruhunu kemirmeye başlamıştı. Çocuk yaştan beri can attığı Pazar ayininden el çekmesi, eşi kadar anne babasını da rahatsız etmişti. Thomas’ı kiliseye geri döndürme çabaları istenilen neticeyi vermiyordu. Son çare olarak bütün ümitlerin bağlandığı Papaz Efendi, Thomas’ın evinin yolcusuydu.

Hayatında ilk defa Papaz Efendi ile yüz yüze gelmekten rahatsızlık duyuyordu. Kalbinde bu yaşlı adama karşı kabaran nefret duygularını imanının eksikliğine yorumlayınca kendi kendini kınamaktan da geri durmadı.

Sakin bir edayla konuşmasına başlayan Papaz Efendi, ağır kelimelerle yükleniyordu. Kiliseyi terk edenleri bekleyen tehlikelerden, bu tür davranışların küfre kaymayla sonuçlanmasından, geri dönmemesi durumunda Tanrının nefretine uğrayacağından söz ederek Thomas’ın geri dönmesini istiyordu. Kaya parçaları gibi üzerine fırlatılan kelimeler ezik ruhunu daha fazla ezmişti. Papazın elinden kurtulmanın zorluğunu gören Thomas, kendisine biraz zaman tanımalarını isteyip yaşlı ruhaninin ağır konuşmasını sona erdirince derin bir nefes almıştı.

Çaresizlik denizinde hangi dalgalara tutulup kurtuluşa doğru açılacağını bilmiyordu. Yakınlarının kuşkulu bakışları sıkıntısının daha da kabarmasına yol açıyordu.

Önceleri ev sükûnet ocağıydı. İşyerinden eve gitmek için zamanı iple çekerdi. Oysa şimdi, içindeki bütün sükûnet dakikalarını yitirmişti. Kapalı bir cezaevini andırıyordu adeta.

İşyerinden dönmüş, ruhuna iğne gibi saplanan evin duvarları arasında daha fazla azap çekmeye başlamıştı. Çalışma odasına geçip çekmeceden çıkarttığı Kuran’ın sayfalarını karıştırarak:

— Başıma bütün bunları sen getirdin! Ne yapacağımı bilmiyorum! Çaresiz ve yalnızım! dedi kendi kendine. Kendisini çevreleyen acziyet duyguları arasında hüngür hüngür ağlamaya başladı.

Kitabın sure fihristi arasında göz gezdirirken Nuh’a takılmıştı gözleri. Daha önce hiçbir yerde okumadığı Nuh suresinde, bir peygamberin, karanlıklardan aydınlığa çağıran bir rehberin, bir Allah elçisinin, bozgunculukta yaşamaya ahdetmiş bir toplum tarafından ne derece aşağılandığını ve eziyetlere uğradığını okuyunca sıkıntı çekenin sadece kendisi olmadığını anlayıp düşünce dalgaları arasında uzun süre kürek sallamaya devam etti.

Eskiden dine bağlılık uğruna işlediği ameller vardı. Haftada bir kez kilise ayinine katılıp vecibelerini yerine getirmekle kendisini ihlâslı bir mümin görüyordu. Oysa şimdi belirsizlik dalgaları arasında şaşkın şaşkın dolaşıyordu. Tanrıya karşı kendisini borçlu hissettiği halde hiçbir şey yapmıyordu. Yeniden kiliseye dönüp ayine katılmakla kulluğun idrak edilebileceği düşüncesi iyiden iyiye kafasını meşgul etmeye başlamıştı. Ancak Kuran’ın sayfaları arasına dalınca karşılaştığı farklı dünya karşısında kilise ve ayinler oldukça hafif geliyordu.

Thomas’ın sıkıntıları ailesel ilişkilerini derinden etkiliyordu. Maria, kendisine ve oğluna karşı muhabbet dolu kocasının başına gelenlere bir anlam veremiyordu. Her şeyin eski hale dönüşmesi için çırpındığı halde elinden hiçbir şey gelmiyordu. Kocasının sıkıntı içerisinde bocalaması onu en derin yerinden yaralıyordu. Bütün bu gelişmeleri Thomas’ın kiliseyi terk etmesine bağlıyordu. Onu yeniden kiliseye yönlendirme çabaları hiçbir sonuç vermemişti.  

Değişik davranış yöntemleriyle kocasını etkilemeliydi. Tutum ve davranışlarını eskisinden çok daha sıcak ve daha candan bir hale getirerek onu etkilemeyi denemeye başladı. Birkaç günlük bu uğraşının hiçbir faydası olmamıştı. İkinci yöntemi tamamen bunun tersiydi. Daha soğuk tavır takınarak, kocasından küsmüş gibi davranmaya başladı. Bu arada kocasına haber vermeden yakın akrabalarına gidiyor, saatlerce eve dönmüyordu. Bu davranışların da hiçbir etkisi olmamıştı. Kendi dünyasında sorunlarıyla boğuşan Thomas’a hiçbir şey tesir etmiyordu. Çaresiz kalan Maria, eskisi gibi davranıp işi idare edecekti.

Eşi işte olduğu sırada çalışma odasını temizleyen Maria, Kuran mealiyle karşılaştı. Merak edip karıştırınca daha önce karşılaşmadığı ilginç şeylerle dolu olduğunu fark etti. Bu ilginç kitap kendisini iyiden iyiye kuşkulandırmıştı. Bundan sonra eşini daha yakından izlemeye karar verdi.

Thomas’ın davranışlarını yakın takibe almıştı. Âdeti olmadığı halde heyecanlı bir filmin ortasında ya da gece yarısında uykusunun gelmediğini söyleyip geç saatlere kadar uyumayan kocasının çalışma odasına dalıyordu. Eşinin elinde çoğunlukla o ilginç kitap vardı. Kendisini fazla tutamayan Maria, elindeki kitap hakkında sorular sormaya başladı. Thomas ise, sıradan bir dini kitap deyip geçiştirmeyi yeğledi. Maria’nın bütün ısrarlarına rağmen farklı bir şey söylemedi.

Eşinin hayatını bu kitabın değiştirmiş olabileceğine yavaş yavaş inanmaya başlamıştı. Bunu onun hayatından nasıl çıkarır düşünceleri arasında mekik dokuyordu. Kitabı saklamayı kafasına koymuştu. Bu işi yapmak üzereyken böyle bir girişimin tatsızlıkları tetikleyeceğini, eşinin yenisini temin etmede zorlanamayacağını düşünerek vazgeçti. Kilise ayinlerine düzenli katılıp eşine daha fazla dua etmeye başladı.

Her geçen gün Kuran’a biraz daha ısınan Thomas, önceki başarısız girişiminden sonra yeniden camiye gidip ruhaniyle konuşmaya karar verdi. Caminin kapısına kadar gittiyse de daha önceki çirkin manzara gözünün önünde canlanınca içeri girmekten vazgeçti.

Sıkıntı ve belirsizlik çemberinde ağır da olsa günler günleri kovalıyordu. Bu arada Thomas’ın önünde hiçbir ufuk görünmüyordu. Belirsizliklerin tahammülsüzlüğü altında iki büklüm olmuş, kendisinden bıkmaya başlamıştı. İki kitap arasında sıkışmış, kendisini adeta ölümle kalım arasında hissediyordu.

Bu yıl kış erken başlamıştı. Karlar yeryüzünü örten bembeyaz yorgan gibi diğer bütün renkleri içine almıştı. Önceleri pencereden bembeyaz dünyayı seyretmenin zevkine doymayan Thomas, bütün uğraşısına rağmen o hazzı alamıyordu. Dışarıya bakarken başka âlemlere kapılıp gidiyordu. Telefonun çalmasıyla dakikalardır daldığı dış dünyadan gözlerini evin içerisine çevirdi. Ancak telefona cevap verecek ruhiyeyi kendisinde bulamamıştı.

Her zaman olduğu gibi telefona cevap veren Maria, Thomas’ın yaşlı dayısının eşinin ağlamaklı sesiyle irkildi. Yaşlı kadın eşinin kalp krizi sonucunda öldüğünün haberini veriyordu. Maria’nın konuşmalarından olumsuz bir şeylerin geliştiğini anlamıştı. Yine de sessizliğini bozmadan bekliyordu. Telefonu kapatan Maria, heyecanlı ses tonuyla yaşlı dayının dünyadan göçtüğünü söyledi.

Bu haber, hayatı çıkmaz kılan sıkıntı çemberine şiddetli bir darbeydi. Başka şehirde yaşayan dayının cenaze merasimine katılmalıydı. Oysa vakit oldukça geçti. Bu haleti ruhiye ile geç saatlerde araba kullanmaya cesaret edemiyordu. Seyahati ertesi günün ilk ışıklarına ertelemek zorunda kalmıştı.

Saatlerce direksiyon salladıktan sonra cenazeye kavuşabilmişti. Dayısının ölümü yolunun yeniden kiliseye uğramasına sebep oluyordu. Bu ilahi mekâna adım attığında ruhunun sükûnete ereceği beklentisi boşa çıkmıştı. Kilise nefret kokuları geliyordu. Burayla yollarının tamamen ayrıştığına bütün kalbiyle inanmaya başladı.

Cenaze merasimi tamamlanmış, uzak yerlerden gelen akrabalar evlerine dönmeye başlamıştı. Sabah kahvaltısından sonra ailesiyle yola çıkan Thomas bembeyaza bürünen tabiatın içerisinde kara yılan gibi kıvrılmış yollara dalarak şehrine doğru ilerliyordu. Eskiden karlarla kaplı coğrafyada araba kullanmak bulutların üzerinde yürümek gibi zevkliydi. Sıkıntı ve zorluklarıyla beraber tatlı ve hoş hatıraları içerisinde barındırırdı.

Üç dört saatlik yolculuktan sonra yorgunluk herkesin çehresinde yuva kurmuştu. Tatlı bir nefes için ilk durakta mola verdiler. Bir saatlik dinlenme tümünü rahatlatmıştı. Arabasını almak için otoparka yönelen Thomas, biraz ileride garip bir manzarayla karşılaştı. Kırk yaşlarında, saçları ve sakallarında hafif hafif aklar düşmüş bir adamın yarım metreyi aşkın karların arasında eğilip kalktığını fark etti. “Tanrım! Bu adam karların içerisinde ne yapıyor?” dedi kendi kendine. Yanına yaklaşınca karın üzerine paltosunu seren adamın, ayakkabısını çıkarmış halde ibadete durduğunu fark etti. Etkileyici bir manzaraydı. Bu dondurucu havada bu da neyin nesiydi? Bu adam âşık mıydı, yoksa deli mi? Thomas şaşırmış kalmıştı. Etraftan geçenler bu manzaraya şaşkın şaşkın bakıyor, fazla bir anlam veremeden uzaklaşıyorlardı.

Adamın ibadet şeklinden onun Müslüman olabileceğini tahmin ediyordu. Dondurucu soğukta, üstelik karın içerisinde ibadete duran bu adamın kesinlikle farklı özelliklere sahip, sıradan biri olmadığını düşünüyordu.

Thomas iyice yaklaşmış, adamın hareketlerini yakın kontrole almıştı. Rahat ve sakin bir edayla namazını bitiren adam, ellerini havaya kaldırıp uzun uzun dua etti. Duasını bitirdikten sonra yerinden doğrulup ayakkabısını giydi. Paltosunu kaldırmak için eğildiğinde hareketlerini bakışları arasında hapseden Thomas’ı fark etti. Thomas’ın ağır bakışlarına fazla bir anlam yükleyemeyen adam selam vererek üzerindeki bakışların önüne set çekebileceğini düşündü. Selama karşılık veren Thomas adama iyice yaklaşmıştı. Sanki bütün dertlerini bu adam çözecek gibi bir düşünce duygularına yavaş yavaş hükmediyordu başlamıştı. Bu arada oğluyla birlikte geciken eşinin ardından giden Maria, Thomas’ın yakınlarına kadar gelmişti.

Ailesini fark eden Thomas, onları gelişmelerden uzak tutmak için arabanın yanına gönderdi. Bu arada yürümeye başlayan adam, Thomas’tan uzaklaşmıştı. Adamı kaybetmemek için peşine düştü. Thomas’ın takibinde olduğunu fark eden adam adımlarını daha yavaş atmaya başladı. Yanına iyice yaklaşınca kendisiyle konuşmak istediğini söyledi. Thomas’ı baştan aşağıya süzen adam, “Buyurun!” deyince Thomas, konuşmasının uzun sürebileceğini söyleyerek adamla restorana geçti. Muhatabının Müslüman olduğundan tamamen emin olan Thomas, başından geçenleri birer birer anlattı. Eteğindeki bütün taşları boşaltınca ciddi bir şekilde rahatlamıştı. Thomas’ı can kulağıyla dinleyen Hamza gözyaşlarını tutamamıştı. Uzun boylu sohbetten sonra birkaç denemeyle Kelime-i şahadeti getirmeye muvaffak olan Thomas, bir çırpıda Müslüman oldu. Aylardır hayatını kuşatıp acımasızca yüklenen sıkıntılar uçup gitmişti. Kendisini kuş gibi özgür ve rüzgâr gibi hafif hissediyordu.

Bir firmada şoförlük yapan Hamza, bir saat boyunca rahmet dini hakkında bilgiler verdi. Kızgın yaz güneşinin ışınları altında yarık yarık olmuş, suya hasret tarlalara dönüşen Thomas’ın kalbi, Hamza’yı dinledikçe ab-ı hayata kavuşurcasına yavaş yavaş kendine geliyordu. Yolları uzak iki yeni dost, hafta sonu buluşmak üzere vedalaştılar.

Ailesinin yanına dönen Thomas, mutluluktan uçacak gibiydi. Hayatının hiçbir döneminde olmadığı kadar mutluydu. Eşine ve oğluna karşı her zamankinden daha fazla yakınlık ve muhabbet duymaya başlamıştı. Tatlı ve hoş konuşmalarla, oğlunu ve eşini coştura coştura yolculuğu noktaladı.

Maria, bütün problemlerin o yabancı adamla hallolduğunu biliyordu. Oysa bunun sırrını bir türlü çözememişti. Kocasının mutluluğuyla aile yuvasının yeniden sevgi ve muhabbet kaynağına dönüşmesi onu da kocası gibi hayata döndürmüştü.

   Hafta sonunu sabırsızlıkla bekleyen Thomas, Hamza’nın gelmemesi durumunda her şeyin eskisi gibi olacağını düşünerek endişe kapısını hafif de olsa aralamıştı. Nihayet hafta sonu gelmiş, saatler tayin edilen zamanı gösteriyordu. Bu arada Thomas’ın kalbi küt küt atıyordu. Kapının zilinin çalmasıyla yerinden fırlayıp kapıya koşan Thomas, elinde bir düzine kitapla karşısında Hamza’yı görünce derin bir nefes aldı. Dostunu eve alan Thomas, geleceğini yeniden şekillendirecek buluşmanın verdiği heyecan ve mutlulukla hayatının en coşkulu anlarını yaşıyordu.

Abdullah Şafak
Diger Basliklar
   ZİNDANDAKİ ADAM
   AYRILIK!
   HIÇKIRIK!
   ERKEN ÖLÜR ANALAR!
   ZİNDANI SARAN ÖFKE!
   BİAT
   BULUŞMA
   YAŞLI GENERAL
   ARTIK HER ŞEY İÇİN ÇOK GEÇ...
   EY BİRADER
   AĞIR CEZA
   ÇOCUK
   HASRET
   35 CAN
   YENİ BİR GÜN DOĞUYOR
   DEĞİŞİM
   DOĞUM
   BASKIN
   İSYAN ATEŞİ
   BAYRAM SABAHI
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git