|  O’nun “Ol!” emriyle  doğruldu kalem Güneşin avucuna yaslandı zaman
 Parsel parsel bölündü körpecik mevsim
 Duraklar çizildi köşe başında,
 Kırmızı renkli ve sarımtırak!
 Yazgı kaleminden damladı takdir
 Yeni bir makyajla hayat başladı
 Alnıma dokundu kader fırçası
 Mimarın adıyla çarptı sineler
 Kalbin cevval çarkı akrep burcunda
 Sabahın namuslu saatlerinde!
 
 Durağa dayandı zaman treni
 Şu tepenin arka sokaklarında
 Nuh (as) tufanı koptu bir akşamüstü!
 Musa’(as)’nın üstünde sabır kaftanı,
 Asasıyla yardı yedi cihanı
 Ortalığa düştü süslü perdeler
 Aynaya tarihin adı kazıldı
 Secdeye durdu bütün varlıklar
 Sıyrıldı kâinat son kabuğundan
 Patladı tepede nurdan bulutlar
 Muhammed (as)’le doğdu hayat yıldızı
 Ölümden kurtuldu kız çocukları
 Kan nehri kurudu bir şafak vakti
 Kabuğunu tuttu kanayan yara
 Şükür duasından döndü analar
 
 Bize yol vermedi bozguncu çağlar
 Görünmez oldu yağız atlılar
 Solgun ruhların kasvetli yüzü
 Değdi en masum yerlerimize
 Kızıl bir kasırga batı ilinden
 Çaptı aynaların masum yüzüne
 Gecenin isyankâr saatlerinde
 Kilitlendi diller asırlar boyu
 Parmaklardan renksiz sular boşaldı
 Hasretler döküldü yorgun gözlerden
 
 Derin bir iz çizdi kader kalemi
 Açıldı duvarda küçük bir mazgal
 Bahar melteminin hoş kokuları
 Isıttı don tutmuş ümitlerimi
 Ölüm kemendine sıkıştı hain
 Tepemize düştü koca diktatör
 Ufukta göz kırptı ümit rüzgârı
 Tren dayanıyor yeni durağa
 Rıhtıma ulaştı muhteşem gemi
 Büyüdü fidanlar durdu meyveye
 
 Barış güvercini emdi damarı
 Çağa neşter vurdu kader kalemi
 Ufukta bir devran tevhid renginde
 Doğum sancısıyla kuşandı iklim
 Acısı büyüdü parlak günlerin
 Bir büyük doğuşun arefesinde
 
 Abdullah ŞAFAK
 |