Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
(Ey Muhammed!) Onlarin mallari ve çocuklari seni imrendirmesin. Çünkü Allah bunlarla, ancak dünya hayatinda onlarin azaplarini çogaltmayi ve onlarin kâfir olarak canlarinin çikmasini istiyor. Tevbe/55

Bir Hadis:
Ademoğlu sabaha erdi mi, bütün azaları, dile temenna edip: ''Bizim hakkımızda Allah'tan kork. Zira biz sana tabiyiz. Sen istikamette olursan biz de istikamette oluruz, sen sapıtırsan biz de sapıtırız'' derler. (Tirmizi, Zühd 61)
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

ALTI YAŞINDAYIM

Altı yaşındayım
Hayatın anlamını kavradığım gün
Babamın merhamet kanatlarıyla kuşatıldığımı fark ettim
Yürümeyi, babamın yumuşacık bakışlarının gölgesinde öğrendim.
Onun tebessümüyle gülmeyi,
Onun altın kelimeleriyle konuşmayı öğrendim…
Benimle konuştukça, benimle oynadıkça kendimi hep güvende hissettim…
O yaşadıkça herkesten farklı olduğunu anladım.
Kefenler içinde gülümserken görünce farklı olduğunu daha iyi anladım.
Hayatta en çok hoşlandığı şey kuşandığım hicaptı
Örtümle okula gidişimden zevk alırdı.
Hicabıma baktığında mutluluktan uçar gibi olurdum…

Altı yaşındaydım.
Birçok şeyi kavramayacak kadar küçüktüm.
Ailemizin koca bir okyanusta yüzen küçük bir kayık olduğunu yeni yeni anlıyordum!
Farklı olmamız gerektiğini babamdan öğrenmiştim…
İçinde yaşadığımız toplumda uyan değil uyulan olmayı...
Peygamberimiz (sav) gibi toplumu kendimize benzetmeyi…
Fatıma (ra) annemiz gibi yaşamamız gerektiğini anlatırdı…
Bir de şehidlerin nasıl da kanatlanarak cennete uçtuklarını iç çekerek söylerdi.
Bunları her duyduğumda şehit olmayı arzulardım…
Oysa babamın şehid kanıyla cennete doğru kanatlanacağını hiç düşünmezdim…
Akşamları döndüğünde elbisesindeki duman kokuları annemi içten içe ürkütürdü.
Benim de içime bir ateş düşerdi…
Babamın kutsal bir mekan gibi beklediği şefkat evine atılan ateşin kokularıydı bunlar…
Dikkatli olmasını isterdi annem
Vahşi çehrelerin hedefinde her zaman iyilerin olduğunu söylerdi
O ise, şehadetin meltemsi kokularını buram buram koklamaya başladığını anlatırdı…
Şahadete olan muhabbetinden dolayı benim adımı “Şehadet” koymuştu.
İslam’ın güzel şehitlerinden bahsedince ağlamaya başlardı.
Biz de onunla birlikte gözyaşı dökerdik…

Altı yaşındayım…
Birçok şeyi anlamayacak kadar çocuk…
Bahar güneşinin yürekleri kuşatan güzelliklerini anlatırdı…
Güneşin bir gün bizim için de doğacağını…
Gewer’in bir gül gibi İslam’a açılacağını
Medine-i Resul gibi etrafa güzellikler saçacağını
Umut yüklü kelimelerle inci gibi sıralardı…
Bunun için fedakârlıklar gerek, bedeller gerek derdi…
Yine başlardı şehadetten anlatmaya!
Bu şirin pınarın dört tarafa akan güzelliklerinden…
Müslüman kadınların hicaplarıyla sebep olduğu inkılaplardan!
“Ve işte kızım gibi!” deyip alnımdan öperdi…
Evet! Bir Perşembe günüydü!
Beni okula bıraktığında,
Vakur gözlerini gözlerime dikip derince bakmıştı…
“Hicabın ne kadar da yakışıyor!” demişti
“Baba beni okuldan alacak mısın?” demiştim.
“İnşallah!” demişti…
Öğrencilerin arasında kaybolana kadar arkamdan baktığını hissettim!
O gün içimde büyük bir sıkıntı vardı…
Anlamını bilmediğin yabani duygular sıkıyordu ruhumu…

Altı yaşındaydım…
Bütün bunlara anlam veremeyecek kadar küçüktüm…
Okuldan çıktığımda gözlerim babamı arıyordu.
Her gün beklediği yerlerde kimsecikler yoktu…
Derin bir hüzün kapladı içimi…
Sıkıntı dalgaları arasında gidip gelmeye başladım…
Anlamsız adımlarla çevremde küçük daireler çizdim…
Oysa babamdan hiçbir haber yoktu…
Sıkıcı duygular arasında mekik dokuyarak eve yöneldim…
Evimizden yükselen ağlama seslerini sokaktan duyabiliyordum…
Birkaç saat önce neşe saçan yuvamızın tepelerinde yas bulutları uçuşuyordu...
İşte o zaman içime büyük bir ateş düşmüştü…

Altı yaşındaydım…
Neler olduğunu anlamayacak kadar küçüktüm
Hemencecik içeri daldım…
Annemin dizlerine kapandım…
Uzun uzun gözyaşı döktüm…
Herkesin babam için ağladığını anlamıştım…
Kafamı kaldırdığımda gülümser halde karşımda durduğunu fark ettim.
“Babacığım! Babacığım!” dedim…
Başımı okşadı…
Bir eliyle de ruhumun nazenin tepelerine dokundu…
Tebessümlü çehresi bir nur bulutu gibi içimi kapladı…
Şaşkın bakışların bana yöneldiği esnada babamla konuşuyordum…

Altı yaşındayım…
Babam başka diyarda, ben başka diyardayım…
Bundan böyle elimi tutup beni okula götürmeyecek…
Benimle bir arkadaş gibi oynamayacak
Peygamberimizin hayatını anlatmayacak…
İslam şehidlerinin fedakârlıklarından bahsetmeyecek…
Şehadetin nazlı gülücükleriyle yüzümü okşamayacak…
En içten duygularıyla hicabıma bakıp neşelenmeyecek

Altı yaşındayım…
Küçük yaşta babasını kaybeden zavallı bir kız!
O ölmedi biliyorum…
Bir kuş gibi kanatlanıp cennete uçtu…
Ancak onsuz hayat basamaklarını tırmanmak çok zor
Onun bakışları altında yürümek
Onun güçlü iradesine dayanarak ayakta durmak
Onun sarsılmaz sabrıyla hayatın zorluklarıyla mücadele etmek
İşte bunlar onsuzluğu bir hançer gibi içime saplıyor…

Altı yaşındayım…
Her Perşembe ziyaret ediyorum şehidimi
Kabrine kapanarak içimi döküyorum…
Baba! Baba! İşte buradayım diyorum…
Gözün arkada kalmasın
Hicabımı ve iffetimi büyük bir azimle koruyorum
Ve seninle gurur duyuyorum!
Evet baba! Gözün arkada kalmasın!
Davanı bir muhafız gibi koruyacağımı…
Güneşimiz doğana kadar azimle çalışacağımı
Bilmeni istiyorum!
İşte buradayım baba!
Hicabımla ve iffetimle dimdik ayaktayım…

Abdullah ŞAFAK

Diger Basliklar
   ZİNDANDAKİ ADAM
   AYRILIK!
   HIÇKIRIK!
   ERKEN ÖLÜR ANALAR!
   ZİNDANI SARAN ÖFKE!
   BİAT
   BULUŞMA
   YAŞLI GENERAL
   ARTIK HER ŞEY İÇİN ÇOK GEÇ...
   EY BİRADER
   AĞIR CEZA
   ÇOCUK
   HASRET
   35 CAN
   YENİ BİR GÜN DOĞUYOR
   DEĞİŞİM
   DOĞUM
   BASKIN
   İSYAN ATEŞİ
   BAYRAM SABAHI
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git