| Onbir  yıl boyunca cezaevinde tutulan ve mahkemeleri sonuçlanmayan, daha doğrusu itham  edildikleri suçları delillendirilemeyen birkaç Hizbullah sanığı CMK 102.  maddesinin yürürlüğe girmesiyle tahliye edildi. Ama bunlar üzerinden fırtınalar  koparıldı. İktidarı ile muhalefeti, basını ile medyası, Miti ile terör timleri,  PKK’sı ile BDP’si, Ergenekonu ile derinleri Hizbullah’a karşı topyekün savaş  ilan ettiler. Savaş diyorum çünkü savaş haline benzer bir durumla karşı  karşıyayız. Savaşların bile bir hukuku vardır. Fakat Hizbullah’a karşı girişilen  bu savaşın hukuku da etiği de yoktur. İnsanın kerameti, şerafeti ve haysiyeti  ayaklar altına alınarak her türlü kirli yollara başvurulmaktadır. Hizbullahi  Müslümanlara karşı başlatılan bu kirli propaganda, karalama, yıpratma, yok etme…  Girişimleri son aylarda artırarak devam etmektedir. 
 Hizbullah tahliyelerinden dolayı vicdanları sızlayan sözde İslamcı İktidar  partisi AKP, vicdanlarını rahatlatmak için ülke genelinde legal faaliyet yürüten  sivil toplum kuruluşlarına operasyon üstüne operasyon yapmaktadır. Evleri,  dernekleri, gazeteleri, dergileri basıyor. Sivil toplum kuruluşlarının fakir  fukaraya dağıtmak üzere topladığı eşyaları darmadağın ederek tanınmaz hale  getiriyor, bilmeyen buraların insanların değil, fillerin ve domuzların baskınına  uğradığını zanneder.
 
 
  Bir zamanlar Başbakan ve kurmayları şu an yönettikleri rejimin bizzat mağdurları  olmuşlardı. Rejimin kendilerine yaptığı bu mağduriyete karşılık mütedeyyin  insanlar onlara sahip çıkarak iktidara taşıdılar ki bir daha ne kendileri ne de  onlar mağduriyet ve haksızlığa uğramasınlar. Ama ne yazık ki AKP hükümetinin son  haftalarda Müslümanlara yaptıkları zulümleri Kemalist hükümetlerin yaptıkları  zulümleri aratmamaktadır. İki dönemdir mütedeyyin ve muhafazakarların oyu ile  iktidarda olan AK partinin İslami bir camiaya takındığı tavır, terör timlerinin  yaptıkları baskın ve operasyonlar, Şehit Rehber Hüseyin’in şu tespitlerine ne  kadar da uymaktadır. 
 “Laik, demokratik ve mürtet hareketler, İslam âleminin içinde mücadeleye  başladığında Müslümanlardan istifade etmişlerdir. Denize düşen yılana sarılır  misali gibi herkesi imdadına çağırır; bize yardım edin, İslam’dan bahsederler;  biz İslam’ın fedaisiyiz, İslam’ı getireceğiz, kendilerini kurtardıktan sonra ilk  ezdikleri Müslümanlar olmuşlardır. Cezayir örneği vardır, Pakistan örneği  vardır, Türkiye örneği vardır. Müslümanlara dayanarak başarılı olmuşlar ve sonra  da ilk ezdikleri unsurlar Müslümanlar olmuştur, ilk imha ettikleri unsurlar  Müslümanlar olmuştur.”
 
 İnançlı insanların oyu ve desteği ile iktidara gelen AKP, herkese özgürlük, hak,  hukuk derken, Müslümanlara karşı farklı tavır takınmıştır ve onları hedef  edinmiştir. Hizbullahi Müslümanlara karşı takındıkları tavır ve politik  söylemleri bu meyanda olduklarını göstermektedir. Herhalde AKP hükümetini bundan  sonra Aziz Şehit Rehber’in tespitleri çerçevesinde değerlendirmek gerekecektir  diye düşünüyorum.
 
 Ak Partinin iktidarından önce Kemalist devlet, ekonomik ve siyasi olarak iflas  noktasına gelmişti. Devlet Çete, mafya, Ergenekon ve derin güçlerin cirit attığı  bir alana dönüşmüştü. Kemalist iktidarlar, kendilerinin dışında hiç kimseye  yaşama hakkı tanımıyordu ve herkesi mağdur ediyordu. İşte Kemalist rejimin bir  mağduru olan Tayip Erdoğan İslami geçmişini inkâr ederek gömlek değiştirdiğini,  yeni bir gömlek giydiğini ve bunun üzerine politik bir söylem geliştirerek bir  yandan inançlı kesimin diğer yandan rejim mağdurlarının oylarını aldı.
 
 İki dönemindir iktidarda olan Ak Parti siyasi, ekonomik ve uluslar arası  itibarını kaybeden devleti düzlüğe çıkararak İslam’a ve Müslümanlara düşmanlıkta  sınır tanımayan Kemalist rejime en büyük hizmeti yaptı ve yapmaktadır.
 
 Muhalefet içindeki İslami çevrelerden önemli bir kesimi de rejimin içine çekip  adeta dizayn ederek itaatkâr, rejime karışmayan, rejimle bir sorunu olmayan bir  tip haline getirerek Kemalist sistem içinde eritti. Tecavüzcüsüne âşık olan  kadın misali gibi AK Parti de mağduru olduğu düzene âşık olarak düzene muhalif  söz konusu bu kesimi bir şekilde düzen içerisinde eriterek devletin  nimetlerinden faydalanan, devlete itaatkâr, laiklikle bir sorun olmayan İslam’a  ve Müslümanlara ilgisiz, duyarsız, sorumsuz ve dünyevileşen bir sınıf oluşturdu.
 
 Özgürlüklerden, açılımlardan, reformlardan ve insan haklarından sıklıkla  bahseden ve bu konuda her kese umut dağıtan AK Parti hükümeti döneminde İslami  sivil toplum kuruluşlarına operasyon üstüne operasyon, baskın üstüne baskın  yapılmaktadır. Bu şekilde baskı, yıldırma ve korku ile Müslümanlar Kemalist  rejime boyun eğdirilmeye çalışılmaktadır.
 
 Bütün bunlar, AK parti hükümeti açısından son derece yanlış hesap ve siyasettir.  AKP’den önceki hükümetler de imhanın ve sindirmenin en alasını yaptılar. Ama  başaramadılar, AKP hükümeti de başaramayacaktır. Tarih boyunca İslam’a ve  Müslümanlara düşmanlık besleyenler muvaffak olmadıkları gibi sonları da hezimet  olmuştur. Bu her zaman böyle olmuştur. Hizbullah mücadelesi boyunca da  Hizbullah’a düşmanlık yapanlar, bu düşmanlıklarında fayda görmemişler bilakis  zarar görmüşlerdir.
 
 Selam ve muhabbetle
 
 Cudi NUHOĞLU
 
 |