Kemalist rejimin Cumhuriyetin kuruluşundan hemen sonra Kürd  halkına yönelik uyguladığı politikalar; asimilasyon, dinini, milliyetini ve  kültürünü yok etme şeklinde olmuştur. Ne yazık ki, bu politikaları hiçbir zaman  değişmemiştir. Teknoloji ve modernitenin beraberinde getirdiği tüm yeni  imkanlardan istifade edilerek bu politikalar geliştirilmiş, çok etkili ve sinsi  taktik ve yöntemlere başvurularak uygulanmıştır. Sözü fazla uzatmadan yıllardır  bölgemizde uygulanan yozlaştırma faaliyetleri, intihar vakaları ve bunların  öncelikli uygulandığı yer olan Batman’a değinmek istiyorum.  
  
Bundan önce rejim güçleri olan MİT, JİTEM ve  Polis  istihbaratının Hizbullah’a karşı derinden verdikleri mücadelede başvurdukları  kanunsuz ve kirli yöntemler sitemizde ele alınmıştı. Burada da bu güçlerin  bölgemizde icra ettikleri yozlaştırma faaliyetlerini ele alacağım.  
Öncelikle bir muhbirin sorgusundan bir pasaj vereceğim. Muhbir  şöyle diyor: 
 “ …. Ben Batman’da Jandarmada görevli bir yüzbaşı ile  çalışıyordum. Düzenli onunla görüşüyor ve benden istediklerini eksiksiz yerine  getirmeye çalışıyordum. Bana çok iltifat edip eğlence yerlerine götürüyordu.  Bana ailemi sordu, nasıldır, böyle yerlere meyli var mıdır? Onu getirmek istesen  karşı çıkar mı? Gibi sorular sordu. Benim hanımım biraz kaçkın olduğu için böyle  yerlere yok demezdi. Ben de seve seve gelir dedim. O zaman falan gün Sitedeki  Kristal Parkına gelin orada konuğum olursunuz dedi. Ben de hanımıma konuyu  açtım, o da sevindi. Sonra vakit gelince o da süslenip püslenip gittik. Baktım  birkaç kişiyi daha çağırmış. Yemekler, tatlılar, mezeler, içkiler… eğlenmek için  hiçbir şey eksik değildi. Hanımımı onlarla tanıştırdım, ona çok ilgi  gösterdiler. Yüzbaşının yanında bir bayan vardı hanımı diye bizimle tanıştırdı.  Yemeye içmeye ve eğlenmeye başladık. İçkilerle sarhoş olunca ortalığı aleme  çevirdik. Toplu halde dans etmeye başladık. Bu esnada yüzbaşı, hanımı dediği  kadını benim yanıma vererek hadi bayanları değişelim dedi. Ben onun hanımını(!)  o da benim hanımımı aldı. Dans ve müzik eşliğinde soyunmaya başladık. Bu esnada  kamera çekimlerinin yapıldığını gördüm. Ondan sonra ben onun hanımını o da benim  hanımımı alarak ayrı odalara geçip münasebetlerde bulunduk. Daha sonra eve  geldiğimizde hanımıma dedim odada ne yaptınız, bana sırıtarak hiç, sadece biraz  eğlendik cevabını verdi. Daha sonra anladığım kadarıyla hanımı diye tanıttığı  kadın meğerse bir fahişeymiş. Ondan sonra bu yüzbaşı benden özellikle hanımımın  da yardımı ile Müslümanlar arasında bir araştırma yapmamı, ilişkiye müsait  bayanları tespit etmemizi ve bunları bir sıralamaya koymamızı istedi. Ben de  hanımım yardımıyla yaklaşık 20-25 bayanın ismini yazdım. Bunların çoğu bizim  yakın akrabalarımızdı. Listeyi kendisine verince yaptığımız sıralamaya göre bu  bayanlar üzerinde çalışmamı, onlara yaklaşıp ilişkiye girmemi ve mutlaka  tuzaklarına düşürmemi istedi. Ben de bu talimat çerçevesinde yaklaşmaya  çalıştım. Akraba olmayanlara yaklaşmaya cesaret edemediğim için önceliği  akrabalarıma vermiştim. Bu nedenle 3-4 tane yengeme yaklaşmaya çalıştım. İki üç  tanesine sarkıntılık da yaptım. Ama onları bu tuzağa düşüremeden beni  yakaladınız…” 
Hatırlanırsa aynı şekilde bu çalışmalar Ali Haydar Kaya’nın  ifadelerinde de geçiyordu. Bunlardan ayrı bir çok ajan ve muhbirin ifadelerinde  de aynı şeylere rastlanılıyor. Bu gösteriyor ki, bu güçler özellikle  toplumumuzun ahlaki yönden yozlaştırılması için bu projeleri uyguluyorlar.  Ahlaki yönden yozlaşan bir toplumda toplumsal değerlerin hiçbir öneminin  kalmayacağı bir gerçektir. 93-94’lerde Türkiye’de şifreli yayın yapan tek kanal  Cine5 adlı bir özel kanaldı. Bu kanal porno yayınları yapıyordu. Yasak olmasına  rağmen bölgemizde bir çok yerleşim yerinde bu kanalın şifresi yerel yetkililer  tarafından kaldırılıyor ve halka yönelik açık porno yayını yapılıyordu.  
MİT, JİTEM veya polis dediğimde belki biraz ilginç gelebilir,  nasıl olur da bu kurumlar bu tür faaliyetleri icra eder! Diye düşünülebilir.  Ancak önemli olan bu tür faaliyetlerin bir politika ürünü olup olmadığıdır.  “Derin güçler” dediğimizde bu kurumların içerisinde bu politikaları üreten,  yönlendiren, idare eden ve uygulayan güçlerdir. Bu faaliyetleri kendilerine  bağlı çeteler ve şebekeler vasıtası ile yapmaktadırlar. 
Ne yazık ki edindiğimiz somut bilgilere göre 2000 yılından sonra  özellikle Batman’da bu güçlere bağlı bir sürü çete ve şebeke kurulmuş ve bunlar  vasıtasıyla toplumun dokusunu bozan faaliyetler icra edilmektedir. Bu çete ve  şebekeler, elemanları vasıtasıyla önce tespit ettikleri genç erkek ve kızlara  yaklaşıp onlarla ilgileniyorlar. Ondan sonra onlara porno yayınlarını ve  Cd’lerini izlettirerek şehevi duyguları tahrik ediyorlar. Ve yavaş yavaş onları  tuzaklarına düşürüp cinsel ilişkiye geçirerek bu ilişkileri kamera ile kayıt  altına alıyorlar. Bu kayıtlar şantaj aracı olarak kullanılarak bu ilişkilerin  sürdürülmesini sağlıyorlar. Bir müddet sonra tuzaklarına düşürdükleri  kurbanlarından başkalarını da tuzağa düşürmesini istiyorlar. Bol bol paranın  dağıtıldığı bu faaliyetlerle bir çok genç insanın hayatı karartılmaktadır.  
Evet üzülerek belirtelim ki intihar vakalarının altında yatan  birinci neden bu çete ve şebekelerin icra ettiği bu tür faaliyetlerdir. Bu  gerçeği söylemekle belki birilerini rahatsız edeceğiz ama gerçekleri gizlemenin  bir faydası yoktur. Çok sinsi ve tehlikeli planlarla insanlarımızın hayatı  karartılıyor. Bu tür tuzaklara karşı uyanık olmamız gerekir. Özellikle anne  babaların hassas ve duyarlı olmaları, çocuklarının arkadaş çevrelerine karşı  dikkatli davranmaları gerekir. Ahlakı bozan etkenlere karşı tedbir almaları  gerekir. Her kesin kendini, ailesini, akrabasını ve çevresini bu tür tehlikelere  karşı uyarması, gündem oluşturarak kamuoyunda bir hassasiyetin oluşmasına vesile  olması gerekir. Bu söylediklerimiz hikaye değildir, eğer üzerinde düşünülürse  her kes bu tür faaliyetleri fark edebilir. Yapılan müstehcen defileler ve  bunların yansıtılış biçimi bu politikaların bir gereğidir. Toplumu yozlaştırıcı  bu faaliyetlerin alevi o kadar şiddetlidir ki ne yazık ki her tarafı yakıyor,  kasıp kavuruyor. İnsanlarımız, ancak İslam'ın emir ve nehiylerine sarılarak  kendilerini muhafaza edebilirler.  
Batman şehrinin ön palana çıkmasına gelince; aslında bu  faaliyetler bölgemizin tümünde icra edilmektedir. Bunlara onlarca örnek  verebilirim. Batman ise, bölgemizin Diyarbakır’dan sonra ikinci önemli  merkezidir. Burası mütedeyyin bir şehir olarak bilinmektedir. Bu özelliğiyle  bölgenin tümü üzerinde tesir etmektedir. Bu özelliğinden dolayı pilot bölge  seçilmiştir ve bu güçler bu özelliğini yok etmek istemektedirler. Ama dinine,  namusuna, örf ve ananelerine sahip Müslüman halkımız Allah'ın izniyle bütün bu  hesapları boşa çıkarır.  
 Selam ve dua ile… 
 M. Zeki GÜNEY  |