Samanyolu kanalında yayınlanan Tek Türkiye dizisi uzun süredir  provokasyon ve  çarpıtmalarına devam etmekte ve neredeyse kendi camiaları dışındaki herkesi  derin devlet ürünü olarak sunmaktadır. Dizideki temel yaklaşım adından da  anlaşılacağı gibi faşist ve ırkçı yapıların bile hayal edemediği tek bir Türkiye  ve tabiî ki bununda baş aktörü ve kurtarıcısı tek cemaat olarak lanse  edilmektedir. Öyle ya cahil, geri kalmış ve devlet çetelerinin elinde oyuncak  olmuş olarak gösterilen Kürd halkını “cemaatin gönül elçisi” üç beş kahraman  dizayn etmekte ve kurtarmaya, daha doğrusu hizaya getirmeye çalışmaktadır.  Bölgedeki tüm örgüt ve yapıları derin devlet ve çetelerin uzantısı olarak  göstermek ve Kürd halkının yaşayış, anane ve kültürüyle alay etmek, aşağılamak  ve çarpıtarak sunmak dizinin ana temasını oluşturmaktadır. Bunu yaparken hiçbir  şekilde İslami ve insani bir endişe taşımadıkları ortada.
provokasyon ve  çarpıtmalarına devam etmekte ve neredeyse kendi camiaları dışındaki herkesi  derin devlet ürünü olarak sunmaktadır. Dizideki temel yaklaşım adından da  anlaşılacağı gibi faşist ve ırkçı yapıların bile hayal edemediği tek bir Türkiye  ve tabiî ki bununda baş aktörü ve kurtarıcısı tek cemaat olarak lanse  edilmektedir. Öyle ya cahil, geri kalmış ve devlet çetelerinin elinde oyuncak  olmuş olarak gösterilen Kürd halkını “cemaatin gönül elçisi” üç beş kahraman  dizayn etmekte ve kurtarmaya, daha doğrusu hizaya getirmeye çalışmaktadır.  Bölgedeki tüm örgüt ve yapıları derin devlet ve çetelerin uzantısı olarak  göstermek ve Kürd halkının yaşayış, anane ve kültürüyle alay etmek, aşağılamak  ve çarpıtarak sunmak dizinin ana temasını oluşturmaktadır. Bunu yaparken hiçbir  şekilde İslami ve insani bir endişe taşımadıkları ortada.
Hizbulkıyam adı altında bölgede emek vermiş İslami yapıya ve Müslümanlara  pervasızca saldırılmakta, iftira, yalan ve karalamalarla Müslüman Kürd halkı  yanıltılmaya çalışılmaktadır. Dizi bir çok kesimden tepki almasına rağmen  çarpıtma ve karalamalara devam edilmekte, toplumda bir imaj oluşturulmaya  çalışılmakta, karalama ve iftiraların dozu gittikçe artmakta, dizi üzerinden  yoğun bir şekilde psikolojik savaş yürütülmektedir.
Psikolojik savaş yürütüldüğü malum da, bunun kimler tarafından ve ne amaçla  sergilendiği önem arz etmektedir. Mezkur TV kanalını aşan boyutta bir inadın  sergilenmesi ve en önemlisi Üstad Bediüzzaman çizgisini takip ettiklerini beyan  eden bir gelenek ve yapının böyle bir faciaya imza atması ister istemez akıllara  perde arkasında kimler var sorusunu getirmektedir. Üsdat ve Risalelerinden  asgari düzeyde istifade eden biri kardeşlik hukuku, hüsnü zan ve muhabbeti  kendine meslek edinmeye çalışır, sui zan, iftira, gıybet ve karalamalardan  kaçınmak isterdi.
Risale talebesi, eğitim gönüllüleri, gönül köprüleri kurduklarını iddia ve  şiar edinenlerin Tek Türkiye dizisiyle gönül köprülerini dinamitledikleri ve  dışlarındaki herkesi gayri İslami gördüklerine göre ya risaleden bir nasipleri  yok ki bunu iddia edecek durumda değilim, ya da ellerinde olmadan birilerinin  ısmarlama ve dayatmalarıyla bu işi yapmak durumundadırlar. Başkasının ısmarlama  ve dayatmasıyla olmasa yapılan ikaz ve yoğun eleştirilerden sonra dizi  toparlanır veya yayından kaldırılırdı. Dizinin arkasında başka bir güç olmasaydı  ülkenin büyük küçük tüm sorunlarını dertlenen, bırakın bunu, İzmir’de yaşanan  adli bir vaka ve sıradan bir cinayet için dahi hüngür hüngür ağlayıp stres  yaşadığı beyan edilen cemaat büyükleri bu kadar iftira, yalan, karalama ve  karartmaya sessiz kalmazdı. En azından namaz kılan insanların içkici, düşkün ve  görev gereği namaz kıldığı sahnelendiğinde vicdanlarının bir yeri sızlar ve  tahammül etmezlerdi.
İslam ve izandan zerre nasiplenenin bu iftira ve karalamalara tahammül etmesi  veya sessiz kalması söz konusu olamayacağına göre o zaman tekrar yukarıda asıl  soruya dönelim. Bu savaşı kim ne amaçla yürütmektedir? Dizi üzerinden yürütülen  psikolojik savaşta kanalın ve arkasındaki yapının figüran olduğu ortada, çünkü  bu işe kalkışmaya ne cesaret edebilirler ne de çapları yeter. Ayrıca yürütülen  psikolojik savaş kime yarasa da Gülen cemaatine yaramadığını, bölgede hiçbir  inandırıcılığı olmayan dizinin mezkur yapıya karşı tepki ve kırgınlıktan başka  bir meyve vermeyeceğini asgari zeka sahibi herkes anlayabileceğine göre onlar da  anlar ve baltayı kendi ayaklarına vurmaz, herhalde bundan sakınır en azından  makul ikaz ve eleştiriler alınca düzeltme yoluna giderlerdi. Tüm tepki ve  eleştirilere rağmen dizi içeriğinde ısrarcı olmaları kendi ellerinde  olmadıklarını ve birilerinin projeleri için uygulayıcı olduklarını  göstermektedir.
Bölgeye ait kişi, yapı ve değerleri karalamak, bölgede otuz yıldır emek  vermiş İslami camiaya saldırmak, bununla birlikte bölge halkının tüm  temsilcilerini derin devlet figüranı olarak lanse etmek ve kürd halkının sürekli  kandırılan, cahil ve menfaat peşinde koşan bir halk olarak zihinlere işlemek  isteyen pisikojik savaş kime yarar ve ne amaçla verilir ? İslam ve Müslümanların  karalandığı, İslam’ın terör ve Müslümanların terörist olarak lanse edildiği,  dişi çekilmiş, suya sabuna dokunmayan, diyalog adı altında İslami değer  yargılarından arındırılmış bir İslami yapı, yani ılımlı İslam kimlerin projesi  ve bunun uygulayıcılarının içeride ve dışarıda kimler tarafından nasıl himaye  edildiği malumken dizi ve üzerinden yürütülen psikolojik savaşın perde arkası da  o kadar muamma değil diye düşünüyorum.
Allah’a emanet olunuz.