| Bir 
bayram sabahı kapına geldim. Seni teselli etmek haddim değil biliyordum bunu, 
şefkat ve metanetine şahit olmak, sabrına sabır olmaktı derdim. Müphemliklerin 
kuşattığı bir tedirginlik hâkimdi tüm vücuduma. Her şeye rağmen acaba demekten 
kurtulamıyordum. Acaba “sen geldin de evlatlarım nerede? Dersen ne cevap 
vereceğimi bilmeden kendimle savaşıyor ve ürperiyordum. Babanın evladına kavuşma 
misali bağrına bastın. Beni sardığın an ürperti, ürkeklik ve karamsarlık aciz 
bedenimi terk etti. Terk etti çünkü acılı gözyaşı döken bir baba yerine metanet 
ve sabır abidesi bir benlik duruyordu karşımda. Acıya ortak olmak adına yanında 
olma isteğim benim için acıya döndü. Senin metanetin mi, her zaman yanında 
gördüğüm Hasan’ın yokluğu mu bilmiyorum ama aciz kalan gözyaşı döken oldum 
yanında.
 Nurani yüzüne yılların acısı yansısa da duruşun mest ediyordu acılı dostu. Hani 
iki laf etmiştiniz gözyaşlarımı görünce: “üzülme oğlum! Hasan’ın şehid olduğu 
zaman baskı ve zulümlerden kimse cenazesine gelemedi. Tek başıma kaldırdım 
na’şını. Ama bak bugün bayram, onlarca Hasan kapımızı çalıyor. Buna şükretmekten 
başka ne yapılır” demiştin. Eyyubi sabır bu olsa gerek diye düşündüm. Tüm 
metanetine rağmen Hasan’ımı tek başıma defnettim derken gayri ihtiyari iki damla 
gözyaşı süzüldü yanağına doğru. Ruhun bedene galebe gelmesi olsa da sabır ve 
şükür gözyaşları olarak aldım bunları.
 
 
  Teslimiyet ve metanet timsali Abdulkadir amcam! Ebediyete irtihalini duyunca 
yanında olmamanın acısı burktu yüreğimi, sana mı ağladım kendi halime ve gurbet 
yalnızlığına mı ağladım bilmiyorum ama beni teselli eden, senden kopuşun hüznü 
elem verdi yorgun bedenime. Bir baba misali hakkın var üzerimde. Can amcam! 
Nam–ı diger DEDO, bugün Hasan’ımın vuslat günü, ona bir taziye göndermek, seni 
tebrik etmek istedim. İslam davasına üç evlat vermenin imtiyazıyla şehitler 
babası olduğuna yer gök şahitlik edecek. Yetimler hamisi olduğuna yetimlerin 
şahitlik edecek. 
 Biliyorum ne yapsam, ne yazsam nafile, aşık maşukuna kavuştu. Rabbi rahimden 
temennim Kevser havuzu başında yetimler hamisi, kalplerin ilacı R esul-i Ekrem 
(sav)’e komşu olmanızdır. Rabbim makamını yüceltsin.
 
 Ey 
dost! can dost, sana mı taziyedir bana mı bilemiyorum. Sen ki yıkılmaz bir 
çınara kavuştun. Ben ise hayatın kiri, belası ve hasreti ile yokluğunuzla 
yanmaya devam ediyorum. Göz yaşlarım sana değil, kendime ve aciz halime ey dost. 
Seni anlatmamı isteyen herkese sadece teslimiyetini ve sadakatini anlatmak 
istesem de kilitleniyor dilim.
 
 Ey dost! bugün bana kopuş, sana kavuşma günü, yine teselline ihtiyacım var. 
Artık DEDO da yok yanımda. Kavuşmak için yanan yüreğime şefaat etmen arzusu 
kaplar bedenimi. Kavuşmak isterim sana ve kavuştuklarına.
 
 Üzülme mahzun olma! Seni olgu yapan binlerce Hasan var bugün. Artık 
sabretmeyeceğim, kahramanlıklarını yeni nesle anlatacağımı bilmeni istiyorum. 
Seni olgu yapanlar sadece kitaplarda okudukları sahabe misali mücadele ve 
direnişi nasıl pratikleştirdiğini öğrenmeli diye düşünüyorum.
 
 Sen mahzun olma can dost! Gözyaşı döktüğün elemlendiğin sıkıntılar geçti. 
Yüzbinler uğruna şahid olduğun değerleri meydanlardan haykırıyor. Kanınızla 
suladığınız davaya Rabbi rahimin bereketi gösteriyor kendini. Size ve tüm 
şehidlere kavuşmak umuduyla
 
 Allah’a emanet olunuz.
 
 Abdullah HOCAOĞLU
 
 |