| 
PSİKOLOJİK SAVAŞIN HEDEFLERİ
 3–İĞFAL VE TAHRİP
 
 
  Psikolojik 
savaşın Tahkim ve Selbi hedeflerini ele almıştık. Uygulanan psikolojik savaş 
hedeflerinden üçüncüsü İğfal ve tahrip hedefidir. Bu tür psikolojik savaş düşman 
gücün rakiplerine yönelik harekatı olup; halkı, potansiyeli, taraftarları 
kışkırtmak, sorun çıkarmak ve zayıf düşürmek amacıyla yürütülür. 
 İğfal ve tahrip amaçlı psikolojik savaş rakip ve düşman kabul edilen bir güce 
karşı etkili bir yöntemdir. Bir devlet kendi toplumunu ayakta tutma adına 
gediklerini kapatmaya çalışırken rakip güçler bu gediklerden sızma ve iğfal için 
uğraş verir. Ülke için hassas olan fikri, mezhebi, kavmi, ekonomik durumlar 
rakip ülke için iğfal ve tahrip için birer sızma noktası olarak görülür. Var 
olan her hassasiyet düşman için istifade edilmeye çalışılan bir kapıdır.
 
 Birçok devlet kendisine rakip, düşman ve tehlikeli gördüğü güçlere karşı fiili 
savaş yerine iğfal ve tahrip hedefli psikolojik savaş uygular. Düşmanının kendi 
sorunlarıyla uğraşması, küçük düşmesi ve direncinin kırılması, kaba tabirle 
çaptan düşmesi amaçlanır. Düşman kabul edilen güçle birebir mücadele ederek risk 
alma yerine, düşmanın kendi sorunlarıyla boğuşması tercih edilir. Bunun için 
sızılabilecek her noktadan toplum ve örgütsel yapıda zafiyet oluşturma, sorun 
çıkarma ve en önemlisi toplumun bir birine ve yönetime karşı mücadele vermesi 
için uğraş verilir. İğfal ve tahrip bunun için vardır. Bir toplum kendi içinde 
çekişmeler yaşar ve hâkim nizam veya örgütlü gücü ile uğraşırsa, rakiplerine 
yönelecek durumda olamaz. Olsa dahi zayıf, hazırlıksız ve yetersiz olur.
 
 İğfal ve tahrip tedrici olduğundan çoğu zaman karşı tedbirler yoktur. Tedbir 
olsa da zamanında alınamadığından etkin değildir. Toplumsal direncin kırıldığı, 
iç çekişmelerin yaşandığı, değer yargılarının aşındığı bir nizamda sonradan 
alınacak önlemlerin ve koruma duvarlarının etkisi, yürütülen psikolojik savaşı 
bertaraf edecek kudrette olmayacaktır.
 
 İğfal ve Tahrip nasıl yapılır, bununla neler elde edilir?
 
 İğfal ve tahrip noktasında başarılı olabilmenin temeli toplumsal direnci 
kırabilmektir. Zincirin zayıf halkası tespit edilerek işe başlanır. Bu zayıf 
halka toplumun yapısına göre farklılık arz eder. Yönetim tarafından baskı 
uygulanan bir yer ise özgürlük ve demokrasi söylemi hem cazip hem de inandırıcı 
bir silahtır. Toplumda farklı kavimler varsa, milliyetçi bir söylem ile gidilir. 
Çok uluslu devletlerde milliyetçilik fikirlerinin gelişmesi ve karşı 
fraksiyonların oluşması genellikle baskın gücün zulüm ve hatalarından 
kaynaklanır. Uzun süreli psikolojik savaş yürüten güçler, baskın kavmin 
zulümlerini görmezden gelir hatta teşvik ederek sürekli yanlış yapmasını ve 
kavimler arasında bir uçurum oluşmasını sağlar. Bu alanda artık zayıf bir halka 
elde edilmiş demektir. Zayıf halka denince sadece ezilen, baskı gören kavim 
üzerinde çalışıldığı düşünülmemelidir. Bir taraftan zulüm gören üzerine 
yoğunlaşılırken, diğer taraftan hâkim kavmin faşizanlaşması için çaba sarf 
edilir. Amaç; toplumsal kopukluk ve uçurumu derinleştirmek ve topumun birbiriyle 
düşman saflarda uğraşmasını sağlamaktır. Bu yolla; zayıf düşman, bir birinden 
kopuk zayıf bir toplum ve dirençsiz bir rakibin olması hedeflenir.
 
 Toplumda farklı inanç sistemlerinin olması da düşman güçleri için bir hamle 
kapısıdır. Toplumlarda genel olarak taviz verilmeyen ve en çok direnç gösterilen 
nokta inançlar ve dini değerlerdir. Bu alanda yapılacak bir tahribat veya 
ayrıştırma uzun süreli sıkıntıları beraberinde getirecektir. Düşman güçler 
özellikle İslam ülkelerinde mezhebi noktadan işe yaklaşmakta, mezhepler arası 
farklılıkları derinleştirerek toplumu dolayısıyla rakip ülkeyi zayıflatmaktadır. 
Bugün Irak, Afganistan, Pakistan, Lübnan gibi ülkelerde bu silah fazlasıyla 
tesirli olmaktadır. Nükleer güç sahibi Pakistan’ın İslam ülkeleri arasında güçlü 
bir konumda olması gerekirken, yapay mezhep savaşları ve çıkartılan iç 
sorunlardan dolayı zayıf hali, uygulanan savaş yönteminin bir sonucudur.
 
 Bazen dini değerler, bazen baskı rejimlerinin neden olduğu sorunlar, bazen de 
kavmi durumlar ön plana çıkarılır dedik. Zincirin zayıf halkası ile ilgili 
örnekler çoğaltılabilir. Bu toplumsal duruma göre şekil alır ve planlanır. 
Mezhebi noktanın tesir etmeyeceği yerlerde, azınlıklar, ekonomik sorunlar veya 
toplumsal adaletsizlik bir silah olarak kullanılabilir.
 
 Halkı mevcut yönetime karşı kışkırtmak, diğer devletlerin cephe almasını 
sağlamak, muhalif hareketlerin güçlendirilmesi ve aktifleştirilmesi asli 
hedeftir. Düşman kabul edilen devleti zayıflatacak her alternatif mutlaka 
değerlendirilir. Bu savaş bazen açıktan yürütülürken çoğu zaman gizli bir 
şekilde veya dolaylı yöntemlerle uygulanır.
 
 Bir ülkenin ve toplumun zayıf düşürülmesi bir adımda olabilecek bir durum 
değildir. İğfal ve tahrip hedefleyen bir güç, psikolojik mücadele yürüttüğü 
alanı, toplumu ve değerleri tanımayla işe başlar. Hedef alınan toplumda 
öncelikle zayıf halka olarak kullanılacak olgu belirlenir. Ardından toplumsal 
dinamiklerin zayıflatılması için değerleri aşındırmaya yönelik fikri hamleler 
yapılır. Bu değerler etrafında oluşturulan tartışmalar yumağıyla bir ikilem 
oluşturulur.
 
 Toplumsal dinamikler zayıfladıkça farklılıklar ve rahatsızlıkların artması 
kaçınılmazdır. Bu rahatsızlıklar devlet veya hâkim örgütlü güce karşı olduğu 
gibi toplumun kendi içinde de gelişir. Psikolojik savaş açısından bu aşamaya 
toplumsal saik ve iradeyi giderme aşaması denir. Daha önce toplumda ortak kabul 
gören bazı değerler, yaşanan ikilem ve rahatsızlıklardan dolayı aşınmaya, 
tartışılmaya ve önemsenmemeye başlanır. Gelinen süreçte ortak bir iradenin 
varlığı söz konusu değildir. Toplumu birbirine bağlayan temel saikler zayıflar 
ve bağlayıcı olmaktan çıkar. Toplumsal olgu ve iradenin zayıflama eğilimi 
göstermesi, beraberinde duyarsızlık, vurdumduymazlık ve tepkisiz bir toplumu 
getirir. Bu tepkisiz hatta bazı durumlarda benimseyici yaklaşım daha önce 
bağlayıcı, bütünleştirici ve harekete geçiren olgulara karşı oluşur. Bunların 
gerçekleşmesi iğfal ve tahrip için oldukça önemlidir.
 
 Allah’a Emanet olunuz.
 
 Abdullah HOCAOĞLU
 
 |