Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
O gün (kiyamet gününde bakarsin ki) biz onlari, birbirine çarparak çalkalanir bir halde birakmisizdir; Sûr'a da üfürülmüs, böylece onlari bütünüyle bir araya getirmisizdir. (Kehf/99)

Bir Hadis:
Allah bir kulu sevdi mi, onu dünyadan korur. Tıpkı sizden birinin hastasına suyu yasaklaması gibi. (Tirmizi, Tıbb 1)
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

MÜSLÜMAN MİLLETLERE LAİKLİK TAVSİYESİ!

Araplar, İslam âlemi içerisinde en fazla baskı gören, en fazla ezilen ve en fazla hakları çiğnenen Müslüman halklardandır. İslam’ın Arap topraklarından neşeti, tebliğini Arapça diliyle sunması ve geliştirdiği potansiyeliyle Batı’nın hesaplarını altüst edip yeryüzünü aydınlatan büyük medeniyetiyle insanlığa yeni ufuklar açışından dolayı Arap dünyası her zaman Batının öncelikli hedefiydi. Beklemediği bir anda İslam’ın ortaya çıkıp hesaplarını bozması üzerine Batı, yaralı hayvan gibi her zaman intikam rüyalarıyla uyandı. Fırsatını bulduğunda İslam dünyasını işgale yöneldi. Uzun işgal dönemlerinden sonra direniş hareketlerinin ortaya çıkışıyla, İslam coğrafyasını “ulus devlet”ler adı altında küçük parçalara ayırıp başlarına tümü diktatörlerden oluşan kuklalarını yerleştirdi. Uzunca bir baskı ve istibdattan sonra Batı mahfillerinde sosyolojik ve psikolojik verilerin neticelerine göre hareket etmeleri beklenmeyen Müslüman Arap halklarının öfkeleri patlayıverdi. Zulümden iki büklüm olmuş halk, başlarına bütün bu musibetleri getiren diktatörlerden hesap sormak için kelle koltukta meydanlara indi.

Henüz sürecin başında bulunuyoruz. Müslüman halklar, içlerindeki diktatör bozuntularının kalıntılarını temizlemek için çabalarken, başlarına bütün bu belaları getiren Batı’dan hesap sorma zamanının ulaştığıyla ilgili söylentiler artsa da bu yönde harekete geçildiğini gösteren işaretler görünmüyor.

İş bu aşamaya gelmişken, kuyruğu tutuşan ve büyük tedirginlikler yaşayan Batı dünyası Müslüman halkların kıyamını seyrinden uzaklaştırmak için yoğunca bir çaba başlattı. Son zamanlarda demokrasinin faziletleri, liberalizmin güzellikleri ve Batı hayat tarzının cazibelerinin anlatıldığı programlar Arapça diliyle yayın yapan televizyonlarda boy göstermeye başladı. Oysa “demokrasi ve insan hakları” gibi kavramlar kullanılarak İslam dünyasına yönelik işgaller ve cinayetler devam ederken, Batının desteğiyle hareket eden Siyonist rejimin Filistin’deki katliamları sürerken, Batı tarzının bundan böyle Müslüman halkları cezbedemeyeceği ve Müslümanların Batıyı bir dost olarak görmeyecekleri gün gibi ortaya çıktı.

Ellerinden Müslüman kanı damlayan Batı, çırpınışlarının Müslüman halklarda karşılık bulmadığını fark edince büyük bir telaşa kapıldı. Hafta başında yaptığı açıklamalarda Amerika Dışişleri Bakanı Clinton, Müslüman Arap halklarının İslami yönetimlere kaymaması için Türkiye’nin ABD ile eşbaşkanlık yapacağı bir oluşuma gideceklerini ilan ediyordu. Görünüyor ki, İslam dünyasında sözleri para etmeyince Türkiye’yi kullanarak gelişmeleri kontrollerine almaya çalışıyorlar.

Bu arada Arap dünyasında inkılap meşalesinin tutuştuğu ilk günden bugüne Batı medyası tarafından sık sık “Türkiye modeli” söyleminin dile getirildiğine tanık oluyoruz. Özellikle ABD haber ajansları ve İngiltere’nin BBC haber servisi “Türkiye modeli”nin faziletlerinden bolca bahsetmektedir.

Bu gelişmeler birbirinden bağımsız görünürken, Erdoğan’ın Mısır ziyareti sırasında bir Mısır televizyonuna verdiği mülakatın yayınlanmasıyla bazı şeylerin üzerindeki sır perdesi aralanmaya başlandı. Söyleşide kendisinden beklenmeyecek şekilde laiklik propagandası yapan Erdoğan, laikliği Müslüman Mısır halkına tavsiye etmektedir.

İki asırdır Batının ve kuklalarının baskı ve zorbalıklarına maruz kalmış, uzak kaldığı İslami sistemin özlemiyle tutuşan mazlum bir halka Batı sistemini tavsiye ediyor. Baskı ve zulmün yüz çizgilerinde iz bıraktığı yüreği kan damlayan bir halka “Mısır'ın da laik bir anayasaya sahip olmasını tavsiye ediyorum. Çünkü laiklik din düşmanlığı değildir. Laiklikten korkmayın. Umarım ki Mısır'da yeni rejim laik olacaktır. Umuyorum ki benim bu açıklamalarımdan sonra Mısır halkının laikliğe bakışı değişecektir” çağrısında bulunuyor.

İslami kesimin Batının desteğindeki laiklere karşı mücadele ettiği, Müslüman Mısır halkının kanunlarının İslam’a dayandırılması için çabaladığı, Müslümanların İslam’dan başkasına razı olmayacaklarını dile getirdikleri bir dönemde Erdoğan’ın Mısır’da Batı desteğindeki bir avuç laikin söylemlerini dillendirmesi, böylece Müslümanların İslami iktidar için onlarca yıldır ödedikleri onca bedeli alay edercesine görmezden gelmesi utanç vericidir.

Erdoğan’ın tavsiyelerine İhvan’ın sözcüsü Mahmut Gazlan, “Atatürk’ün Türkiye’si laik olabilir ama Mısır Türkiye’den farklıdır. Biz İslami kurallara dayalı bir devlet yönetimi istiyoruz. Erdoğan’ın sözleri Mısır’ın içişlerine karışmaktır” ifadeleriyle karşılık verdi. Amerikan AP ajansına verdiği röportajda ise Gazlan şunları dile getirdi: “Türkiye’de bir erkek, karısını yatakta başka bir erkekle yakaladığı zaman kadına hiçbir ceza verilemiyor. Türkiye şeriat ilkelerini ihlal ediyor. Biz bunun Mısır’da da olmasını istemiyoruz”

Müslüman Arap dünyası hassas bir dönemeçten geçerken Erdoğan’ın Mısır’a tavsiye ettiği laiklik bugüne kadar Türkiye halkına ne tür kazançlar sağladı ki Müslüman halklar için en uygun sistem olarak sunuluyor? Yıllarca laiklikten dolayı İslam ve Müslümanlar mahkum edilmedi mi? Laiklikten dolayı öğretim kurumlarında tesettür yasaklanmadı mı? Laiklikten dolayı devlet kurumlarında çalışan binlerce tesettürlü bayan örtülerinden dolayı işlerinden kovulmadı mı? Laiklikten dolayı 550 milletvekilinin bulunduğu meclise % 99’u Müslüman olan bir ülkede bugüne kadar örtülü bir bayan meclise girebildi mi? Son seçimde % 50 oy alan Ak Parti laiklik engelinden dolayı bir tane örtülü aday gösterme cesaretinde bulunabildi mi? Türkiye’de laiklikten dolayı Müslümanların hakları çiğnenmeye devam etmiyor mu? Laiklikten dolayı Kur’an okuttuğu ve Hz. Peygamber’in doğumuyla ilgili etkinlik düzenlediği için çok sayıda Müslüman zindanlarda tutulmuyor mu? Sahi laiklik Türkiye’ye ne kazandırdı ve halkın hangi yarasına merhem oldu?

Erdoğan’ın laiklik çağrısı Arap dünyasında eski sistemlerin kalıntıları olan bir avuç laikin gönlüne su serperken ve mücadelelerinin karelerine destek olarak yazılırken, Müslüman halka ise Batının komplolarının bir parçası olarak yansımaya başladı. Oysa Türkiye başbakanının Batının kirli çıkarlarına alet olmaması gerekiyordu. Siyonist rejime karşı çıktığı için Arap dünyasında sevilen Erdoğan’ın bu sevgiyi Türkiye’de Müslümanlara karşı baskı unsuruna dönüşmüş laikliği tavsiye istismarına çekmemesi gerekiyordu. Müslüman Arap halkları nezdinde şahsiyetli bir İslami lider kimliğiyle tanınan Erdoğan’ın kirli ve baskıcı Batı sistemlerinin tavsiyecisi olmaması gerekiyordu.

İslam coğrafyasındaki gelişmelerin İslami bir renk almaması ve bu coğrafyada İslam’ın iktidar olmaması için Batı dünyası elinden geleni yapacaktır. Bugün Müslüman halklara Türkiye sisteminin ya da laikliğin cazibeli gösterilmesi Müslüman halk hareketlerini Batının kontrolüne alma çabalarının bir göstergesidir. Bu çabalarında başarılı olamazlarsa sonraki aşamalarda başka şeyler önerecekler. Çaresiz kalırlarsa güçlerinin yetmesi durumunda Irak ve Afganistan gibi zoru dayatmaya çalışacaklar.

Ancak, hiç kimsenin yatağını bulma doğrultusunda hareket eden Müslümanların kıyamını seyrinden uzaklaştırma ve engellemeye hakkı yoktur. Bütün engellemelere rağmen Ortadoğu’daki Müslüman halklar, İslam’dan neşet eden sistemlerini kurma enerji ve birikimini ortaya koyacak güç ve yeterliliği ortaya koyacaklar. Bu doğrultuda faydalı olabilecek Müslümanların yardımcı olup desteklemeleri, bunu yapamıyorlarsa en azından gölge yapmamak için çabalamaları gerekir.

M. Emin ÇELİK

Diger Basliklar
   ÜMMETİN SABRINI TAŞIRMAYIN!
   TÜRKİYE'NİN ÇIKMAZLARI VE ALTERNATİFLER
   ZİNDANDAKİ MÜSLÜMAN HASTALAR VE CUMHURBAŞKANININ VİCDANI
   DÜNYANIN GÖZÜ ÖNÜNDE MÜSLÜMAN KATLİAMI
   KANLA BESLENEN OYUN
   MUSTAZAFLAR HAREKETİ'NE UZANAN SÜREÇ
   İSLAM'A TAHAMMÜLSÜZLÜĞÜN SON ŞEKLİ
   ÖNEMLİ BİR AŞAMA...
   NASIL BAŞARABİLİRİZ?
   SOSYAL MEDYA FELAKETİ
   KUDÜS KÜRDİSTAN'IN NERESİNDE?
   HİZBULLAH'IN KARDEŞLİK ÇAĞRISI
   BEŞ GÜZEL İNSAN
   HİZBULLAH NASIL OLMALI?
   HİZBULLAH'IN MANİFESTOSU VE İSLAMİ KESİM
   ŞEHİD REHBER VE KAÇIRILAN FIRSATLAR
   BİR HALKIN ACISI
   KÜRDLERİN HAKLARI
   KÜRDLERİN ÖZE DÖNÜŞ ZAMANI
   ÇOCUK KATİLİ!
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git