Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah O'dur ki, rüzgârlari gönderir, bunlar da bulutu kaldirir. Derken, Allah onu gökte diledigi gibi yayar ve parça parça eder nihayet arasindan yagmurun çiktigini görürsün. Allah diledigi kullarina yagmuru nasip edince, onlar seviniverirler. Rum/48

Bir Hadis:
Bir adamın hayra sarfettiği paranın en efdali, iyaline infak ettiği para ile, Allah yolunda kullanacağı atı için verdiği ve bir de Allah rızası için (mücahid) arkadaşlarına sarfettiği paradır.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -35

Allah’ın adıyla!

KÜLTÜREL YOZLAŞTIRMA YÖNTEMLERİ

Laik Kemalist Rejimin, toplumun sosyal dokusunu bozmak için uyguladığı yöntemlerden biri de kültürel yozlaştırmadır.

Halkımız Müslümandır ve dinine büyük bağlılığı vardır. Halkımızın en belirgin iki özelliği; dinine ve namusuna olan bağlılık ve düşkünlüğüdür. Bu özelliği, yüzyıllardan beri bilinmektedir. Dolayısıyla halkımızın kültürü İslam’a göre şekillenmiştir. Aile bireyleri arasındaki ilişkiler, komşuluk ilişkileri, akraba ilişkileri, düğünler, taziyeler, alış–veriş adabı, hatta mimari yapısına kadar toplumun sosyal dokusu tamamen İslam gölgesinde şekil almıştır.

Laik Kemalist Rejim ise İslam düşmanlığı ve Türk milliyetçiliği üzerine bina edilmiştir. Hal böyle olunca, Müslüman halkın inanç ve kültürüne tamamen yabancı, arzu ve iradelerine muhalif, dolayısıyla razı olmadıkları bir sistem olmuştur. Bu yüzden, kuruluşundan günümüze kadar söz konusu rejim ile Müslüman halk hiçbir zaman barışık olmamış, halk sürekli huzursuz olmuş, rejim ise sürekli baskı ve dayatmalarda bulunmuştur.

Laik Kemalist Rejim, halkın inanç ve taleplerini dikkate alıp ona göre hareket edeceğine ve devlet organlarını halkın hizmetine vereceğine, sistemi halka zorla dayatmaya çalışmış, boyun eğdirmek, sindirip itaat ettirmek için büyük zulümler yapmıştır.

Günümüzde de aynı zihniyet devam etmekte olup, toplumu kendi istediği hizaya getirmek için çeşitli yöntemlere başvurmaktadır ki bunların bir kısmı geçen bölümlerde anlatıldı. Bu yöntemlerden biri de toplumu kültürel yönden yozlaştırmaktır. Toplumun kültürü İslam ile şekillendiği için; İslam’ın toplumdaki dinamiklerini tahrip edip ortadan kaldırarak toplum ile İslam arasına mesafeler koymaya, toplumun İslam algısını değiştirmeğe, topluma gayri İslami yaşantı biçimlerini dayatarak İslami yaşantıyı ortadan kaldırmaya çalışmaktadır. Bunu da planlı, programlı ve sistemli bir şekilde yapmaktadır.

Toplum içinde önemli kademelerde bulunan bazı şahsiyetleri, tanınmış ve meşhur olmuş bazı akademisyen, sanatçı, gazeteci ve yazarları kullanarak toplumun inancını tahrip edip kültürünü yozlaştırmaya çalışmaktadır. Bunun için bazı TV kanalları, gazeteler, radyolar, STK adı altında kurulan bazı kuruluşlar ve bazı üniversitelerin bünyesindeki bölümleri kullanmaktadır. Polis ve jitemin ise bu faaliyetlerde rolü son derece büyüktür çünkü doğrudan rol almaktadır.

Türkiye’de bu faaliyetler çerçevesinde kullanılan çok sayıdaki insanlardan biri olan K. K. ; konuyla ilgili verdiği bilgilerin bir bölümünde şunları söylüyor: “…. . Evet, askeri şura bunları uygulattıktan sonra bizi de psikolojik harekâtın içerisine çekmek için toplantılarına çağırdı. Yüksek rütbeli bir askerin bize brifing vermesi için bir toplantı yapıldı. Ve bize o brifingde Müslümanların Türkiye Cumhuriyetinin temellerine dinamit koyduğu ve bunun önünü kesmemiz gerekli olduğu ve bilhassa Hizbullahi hareketin öncülüğünde bunların yapıldığı ve bundan dolayı da Türkiye Cumhuriyetinin ayakta kalabilmesi için bunların uygulanması gerekli olduğu söylendi ve bize verilen brifingde bir takım isteklerde bulundular. Ve biz de bu brifingde bulunduk. Ve benim bildiğim kadarıyla bu brifingde bulunanlardan, ilahiyatçı Y. , gazeteci N., A. ve C. ile ilahiyatçı İ. gibi insanların da bu gibi işlerde görev aldıklarını biliyorum. Ramazan ayı seçildi. Yani denildi ki, Ramazan ayında işte çıkacaksın, Müslüman feminizm adına şunları, şunları anlatacaksın. Ben de bu görevi seve seve o zaman kabul ettim. Ve önce, bir Ramazan öncesi bir iki gün beni halkın karşısına çıkartılar. Ve Ramazanda da periyodik aralıklarla bana programlarında yer verdiler. Ve ben de çıkıp işte, önce Türkçe ibadeti gündeme getirdim. Dedim ki; “Türkçe ibadet yapmak zorundayız” çünkü brifingde bize ilk verilen görev buydu. Ve ben ayetlerle, hadislerle de kendimce bunları ortaya koydum. Ve ardından kadınlarla erkeklerin karışık namaz kılmasını, işte Cuma namazı, cenaze namazı, kadın erkek birlikte olmalı diyerek bunları gündeme getirdim. Hemen arkasından tabiî ki sistemin yetiştirdiği hocalar ve müftüler aracılığı ile işte birlikte cenaze namazları tertiplendi, ön saflarda kadınlara yer verilerek bunlar derhal uygulandı. Çok da hoşuna gitmişti laik kesimin. Ve onlardan beni sokakta görenler alkışlıyordu, beni öpüyordu, teşekkür ediyordu, gerçekten biz bilmiyorduk böyle olduğunu diyorlardı. Yaptığım işi başarı ile bitirmiştim. Ondan sonra tabi ki bu işin içerisinde görev alan gazeteci A. ki Amerika’da öğrenim görmüş, bir CIA ajanı, sistem onu bilhassa oraya göndermiş, yetiştirmiş ve Türkiye’ye geldiğinde ona talk şovlar verilmişti. Ne yapıyordu, bilhassa Cuma sohbetleri adı altında ilahiyatçı Y. ile birlikte programlar düzenliyorlardı. İnsanların kafalarına işte reankarnasyon, büyücülük, cincilik, muskacılık, şu bu diyerek insanları anlatıyorlardı. Ve insanlar da evet diyorlardı, hoca bu işi bilir, bu işin ilmini almış, bize düşen onu dinlemek, onun kitaplarını okumak, biz de buna itaat edeceğiz diye düşünüyordu bilinçsiz bir şekilde. Ve böylece Y. ‘ye sistem üç kanalda birden program vermişti. Birinde kanal …. . , bu kanal Avrupa’ya yayın yapıyordu. Avrupa’daki Müslümanlara yönelikti. İki kanal da Türkiye’deydi.

Ve ardından, bağlı bulunduğum ……………. derneğine, Amerikan kültür ateşesi Endro Portez ve Nilgün denilen bir bayan geldiler, bizim derneğimizi ziyaret ettiler. Tabi ki ben orada görev aldığım için. O ziyaretin görünüşteki amacı derneğe yardım yapmaktı. İşte, siz kadınlara dönük faaliyet yaparsanız size yardım edeceğiz dediler. Ve bize öğleden sonra oturup bir konuşma yaptılar ve gittiler, aradan şöyle 10–15 gün geçti bize davetiyeler geldi. Davetiye dernek başkanımıza, bana ve bir de başka bir üye arkadaşımıza gelmişti. Bu davetiyede biz Dedeman oteline davet edilmiştik. Orada ‘sivil toplum kuruluşlarının örgütlenmesi’ adı altında seminerler verilecekti iki gün ve biz bu toplantıya davet edildik. Gittik, orada Türkçe bilen bir arkadaş bize yardımcı olarak, ona çeviri yaptı, beni tanıttı, o da beni basından zaten çok iyi tanıdığını, beni takdirle karşıladığını, çalışmalarımın çok iyi olduğunu ve bundan dolayı Amerika’ya davet ettiğini söyledi.

Dedeman otelindeki toplantıya Amerikan’dan iki kişiyi getirmişlerdi. Birisi masondu. İnsanları örgütleme üzerinde durdu. Toplantı iki gün sürdü. Biz dağılmadan önce, Endro Portez ve o Türkçe bilen arkadaşıyla birlikte beni bir kenara çektiler, ayrı bir oturumumuz oldu. Ve dediler ki; “İşte seni biz Amerika’ya götüreceğiz, çalışmalarında başarılı olman için sana bazı konularda eğitim vereceğiz, psikolojik ve sosyolojik olarak da insanlar üzerinde bir etki kurabilmen için. Yani tıpkı Selman Rüştü ve Edip Yüksel gibi insanların konumuna getirmek için seni Amerika’ya götüreceğiz. Ve döndüğünde aldığın eğitim ve düşüncelerle Müslümanlar üzerinde bir takım çalışmalar yapacaksın” denildi. Ve ben bunu severek kabul ettim. Amerika’ya da götürülecektim, bu insanlarla da birlikte olacaktım. Ve gelecektim bir takım çalışmalarda bulunacaktım. . . …”


Allah’a emanet olun.

M. ALİ NUR
 

Diger Basliklar
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -43
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -42
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -41
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -40
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -39
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -38
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -37
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -36
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -35
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -34
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -33
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -32
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -31
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -30
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -29
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -28
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -27
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -26
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -25
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -24
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git