Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Gözleri horluktan asagi düsmüs bir halde kendilerini zillet bürür. Halbuki onlar, sapasaglam iken de secdeye davet ediliyorlardi (fakat yine secde etmiyorlardi). Kalem/43

Bir Hadis:
Müslüman, dilinden ve elinden diğer müslümanların güvende olduğu, mü’min de insanların malları ve canları hususunda kendisine güvendiği kişidir. (Tirmizi, İman 12)
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

ŞEHADETİNİN 18. Y...

POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -26

Allah’ın adıyla!

MUHBİRLEŞTİRİLENLERİN POLİS VE JİTEME BAĞLI KALMALARI İÇİN UYGULANAN YÖNTEMLER

OLAY VE EYLEMLERE BULAŞTIRMA

Polis ve jitem; muhbirleştirdiği kişileri, bir yandan kendi çirkin ve kirli işlerinde kullanmak, diğer yandan geri dönülmez bir noktaya getirip bağlı ve bağımlı kalmalarını sağlamak için insanlık dışı pek çok olay, eylem ve suçlara bulaştırır. Bu insanlık dışı kirli olay ve eylemlere bulaşan muhbirler, bir yandan ahlaki ve manevi olarak tamamen çöktükleri, kişiliklerini tamamen yitirdikleri, diğer yandan geri dönülmez bir noktaya geldiklerini düşündükleri için, artık sadık birer köle gibi hareket etmekte, verilen görevleri sorgulamadan ve neticesini düşünmeden yerine getirmekte, suyun üzerindeki çer-çöp gibi oraya, buraya savrulmaktadırlar. Neticede ise, polis ve jitemin elinde, her türlü pis işlerde kullanılan birer maşa görevini görmektedirler. Halinden memnun olmayan, pişman olan, girdiği bu kötü yoldan dönmek isteyenler, kullanıldıkları insanlık dışı kirli olay ve eylemleri karşılarında birer tehdit olarak görmekte, ısrar etmeleri halinde canlarından dahi olabileceklerinin korkusuyla bu düşüncelerini içlerine atmakta ve sadık köle olarak kalmaya devam etmektedirler.

Muhbirleştirilen Murat Kurtboğan, Bitlis cezaevinde olduğu dönemde, tutukluluk haline rağmen Hizbullah Cemaatine mensup olan Molla Ğıyaseddin’e yönelik kullanıldığı bir eylem hakkında şunları söylüyor: “Polis Ahmet ve Hakan yanlarında PKK itirafçısı olduğunu öğrendiğim Nurettin isimli şahısla beraber cezaevinde yanıma ziyarete geldiler. Bana amirlerin molla Gıyasettin’in öldürülmesi doğrultusunda talimat verdiğini ve bu eylemin gerçekleştirileceğini söyledi. Sonra ertesi günü polis Ahmet, Hakan ve PKK itirafçısı olduğunu öğrendiğim Nurettin, beni cezaevine gelerek aldılar. Doğan marka bir arabayla beraber Bitlis cezaevinden ayrıldıktan sonra Tatvan’a doğru yol aldık. Tatvan’a vardığımızda saat akşamüzeri 5’i gösteriyordu. Daha sonra Tatvan’da sahil boyu üzerinde bir lokantada akşam yemeğini yedikten sonra molla Gıyasettin’e eylem yapacağımız yere yaklaşık 300-400 metre uzaklıktaki bir yere doğru yol almaya başladık. Eylemin yapılacağı yere yakın bir yerde arabayı park ettikten sonra polis Hakan daha önceden bana ve Nurettin’e anlatmış olduğu eylem hakkındaki bilgileri tekrar ederekten eylem esnasında yapmamız gerekenleri, eylem yerinde olabilecek gelişmelerin doğrultusunda ne şekilde hareket edeceğimizi tekrar anlattı. Bizim anladığımızdan emin olduktan sonra ve onayımızı aldıktan sonra 9 mm astım marka 2 silahı benle Nurettin’e vererek göreve başlamamız talimatını verdi. Bunun üzerine ben ile Nurettin yanlarımıza silahlarımızı alarak arabadan çıktık ve olayın gerçekleşeceği mahalle gittik. O sırada saat akşam 18.30, 19:00’ı gösteriyordu. Sokaktan molla Gıyasettin’in gelmesini bekliyorduk. Molla Gıyasettin Ramazan ayı olduğu için teravih namazı dönüşünde yalnız başına eve gelirken bulunduğumuz sokağa geldi. Daha sonra Nurettin arkasından, ben de önünden olmak üzere molla Gıyasettin’i çapraz ateşe tutarak orada öldürdük. Daha sonra olay yerinden polisin bizi beklediği noktaya doğru hızla koşup uzaklaştık. Daha sonra polisle beraber araca binerek olay yerinden uzaklaşıp Bitlis’e doğru yola çıktık ve beni tekrar cezaevine bıraktılar….”

Aynı Murat Kurtboğan, cezaevinden çıktıktan ve Mersin’e yerleştikten sonra katıldığı bir başka eylem hakkında şunları söylüyor: “Ertuğrul ve diğer bir polis memuru olduğu halde Özer bize ülke genelinde PKK tarafından gerçekleştirilen intihar saldırılarından ve yapmış oldukları bombalı saldırılardan ve umuma açık yerlerde yapmış oldukları katliamlardan bahsettikten sonra aynı şekilde PKK’nin bir bayan militanının Adana’da intihar saldırısı gerçekleştirdiğini, buna mukabil birkaç polis memurunun şehit olduğunu ve aynı şekilde Cumhuriyet bayramı öncesinde PKK’nin Mersin’de biri bayan, biri erkek 2 kişiyle buna benzer bir eylemi gerçekleştireceği istihbaratı aldıklarını ve bu iki kişinin adreslerinin tespit edildiğini ve bunların infazlarının gerçekleştirileceğini söyledi. Biz talimatlar üzerine o gün orada bekledik. O gün akşamleyin saat 19:30-20:00 civarı Ertuğrul, Özer ve ismini şu anda hatırlamadığım bir polis memuru ile beraber doğan marka, gri renkli bir arabayla polis evinden yola çıkıp Mersin halkkent semtine doğru yol aldık. Mersin halkkent semtine geldiğimiz vakit ki o sıralar Mersin halkkent siteleri konutları Belediye tarafından yapılmış olup yaklaşık 8-10 bin konuta sahip idi ve bu konutların o zaman tarihi itibariyle yaklaşık yüzde 80-85’i henüz kullanılmıyor ve buna mukabil çevre düzenlemesi ve çevre aydınlatılması yapılmadığı için ıssız bir yer görünümünü muhafaza ediyordu. Biz polis memurlarıyla beraber gidip o blokların bulunduğu ıssız ve karanlık bir yerde arabayı park ettikten sonra polis Özer polis evinde bize anlatmış olduğu planı tekrarlayıp eylem esnasında yapmamız gereken şeyleri tekrar ettikten sonra bu iki şahsı beklemeye başladık. Saat takriben 22:00-22:30 civarında biri bayan iki kişinin bulunduğumuz istikamete doğru gelmekte olduklarını gördük. Polis Özer bunun üzerine eylemi gerçekleştireceğimiz kişilerin bunlar olduğunu söyledi. Daha sonra bu iki kişi bizi geçerek arabadan uzaklaşmaya başladılar. Bizden yaklaşık 100-150 metre uzaklaşmışlardı ki ben ve Ertuğrul, polis Özer’in talimatı üzerine silahlarımızı alıp arabadan çıktık ve hızlı adımlarla onlara doğru gitmeye başladık. Onlara yaklaşık 15-20 metre kala koşar adımlarla silahlarımızı çekip Ertuğrul bayana, ben de erkeğe ateş etmeye başladık arkalarından. Bayan olduğu yerde düşüp ölürken, erkek yaralandığı halde koşmaya başladı. Ben ona ateş ederek onu kovalamaya başladım. Kadının öldüğü yerden takriben 30-35 metre uzaklıkta kendisini de öldürdükten sonra ben ile Ertuğrul olay yerinden polisin bizi beklediği Serinevler çıkışına doğru koşmaya başladık. Serinevlere vardığımızda polisin bizi beklemekte olduğunu gördük. Orada aracımıza binerek hızla uzaklaştık ve polisevine gittik…”

Daha önce ismi sıkça geçen Ali Haydar Kaya, katıldığı olay ve eylemler hakkında şunları söylüyor: “Ve yine Erdal Başkan’ın talimatı ile Silvan belediyesinde çalışan Salahattin Yeşilırmak isimli bir şahsı tehdit ettim, polis bana cemaatin kullanmış olduğu dili kullan dedi. Ben de telefon açıp cemaatin kullanmış-kullanabileceği bir dille tehdit edip gerçek ismimi verdim. Daha sonra Salahattin Yeşilırmak isimli şahıs babamı çarşıda görmüş ve oğlun tarafından tehdit ediliyorum demişti. Babam onu yanıma getirmiş ve ben ona, ben hiç tehdit etsem gerçek ismimi verir miyim? Deyip kendimi savunmuştum. Tehdit telefonun gayesi; Tekel mahallesinde polislerin roketlenmiş olan bir panzerinden dolayı sorumlu tutuluyordu. Olay Salahattin Yeşilırmak’ın evinin civarında olduğu için kendisini sorumlu görüyorlardı. Aynı şekilde lisenin yanında bulunan Rauf Orakçı isimli, milli eğitimde çalışan uzun boylu zayıf bir şahsı da tehdit etmem söylenmişti. Yine aynı şekilde cemaatin üslubunu kullanıp onu tehdit etmiştim. Ve bu telefonun da gayesi; mescit mahallesinde bulunan polis karakoluna yapılmış olan bir roketli saldırıdan dolayı yine onu sorumlu tutuyorlardı. Ve bu Salahattin Yeşilırmak ile Rauf Orakçı Silvan’da gerçekten PKK’lı olarak bilinen insanlardı. Ayrıca yine bir gece bizim semtimizde bulunan içkici Mustafa Kaydu’ya ait bir dükkâna saldırıp onu ve müşterilerini dövmemizi Erdal Başkan bana talimat olarak verdi. Ve bu olayda ben abim Abdullah Kaya ve kardeşim Muhyettin Kaya beraber hareket etmiştik. Mustafa Kaydu ve müşterisi Henoyé Sekno isimli bir şahsı dövüp hastanelik etmiştik….”

Ali Haydar Kaya’nın katıldığı olay ve eylemler çoktur. Hem polis ve hem de jitem ile çalışan Ali Haydar, pek çok insanlık dışı kirli ve çirkin olayda kullanıldı. Bunlardan birkaç tanesini özet halinde verecek olursak; Ali Haydar Kaya’nın da içinde bulunduğu JİTEM elemanları, yaptıkları bir yol kontrolünde, Elazığlı olup Fırat Üniversitesinde okuyan bir genci şüphelidir diye yolculuk yaptığı otobüsten indiriyorlar. Askeri karakola götürüp iki gün boyunca işkence yapıyorlar ancak herhangi yasadışı bir durumunu tespit etmiyorlar. Fakat bu işkencelere dayanamayan genç ellerinde ölür. Ancak gözü dönmüş caniler, bu gencin ölüsünü bile rahat bırakmayıp fitnelerine malzeme yapıyorlar. PKK-Hizbullah çatışmasını alevlendirmek için bu cesedi aynı günün akşamında bir battaniyeye sarıp Silvan yakınlarındaki bir tepeye bırakıyorlar. Gece vakti, PKK baskın yapmış gibi o tepeden şehre doğru ateş ediyorlar. Bu arada, bir yandan ölen gencin cesedine roketatarla ateş edip iyice tahrip ediyorlar ve tabi işkence izlerini de kaybetmeye çalışıyorlar. Öte yandan Silvan itfaiyesinde bekçilik yapan Hizbullah’a sempatizan bir şahsı vurarak şehit ediyorlar. Bu olaya PKK’nın şehir baskını süsü vererek bir taşla iki kuş vuruyorlar. Ellerindeki cesedi, PKK’nın şehir baskınında polisle çatışıp öldürülen PKK’li diye gösterirken, Hizbullah sempatizanı bekçiyi de PKK kurşunlarıyla vuruldu diye gösteriyorlar.

Başka bir olay şöyledir; Ali Haydar Kaya ve bazı JİTEM elemanları, PKK’li görüntüsü vererek, Garısiye köy yolu üzerinde pusu kuruyorlar ve traktör üzerinde gelen M.Şirin Demirdağ adlı Müslümanı tarayarak şehit ediyorlar. Aynı şekilde yine bu şer ekibi, Şıfkat köy yolu üzerinde pusu kurarak, hayvanlarıyla işten gelen Yunus ve Şükrü adlı Müslümanları tarayarak şehit ediyorlar.

Başka bir tanesi; JİTEM, ölüm listesine aldığı Hacı Nimet isimli Hazro’nun bir köyünde ikamet eden yaşlı bir şahsı takibe alıyor. Hacı Nimet’in köyden çıktığı istihbaratını alan JİTEM elemanları, 20 km’lik bir aralıkta karayolunun iki tarafını kapatıyorlar ve her iki noktadan da arabaların geçişini engelliyorlar. O esnada Hacı Nimet’in içinde bulunduğu araba kontrol noktasına yanaşınca, sadece onun içinde bulunduğu arabanın geçmesine izin veriyorlar. Birkaç kilometre ötede bulunan Jandarma karakolunun yakınlarına vardıklarında JİTEM elemanları tarafından durduruluyorlar. JİTEM elemanları, Hacı Nimet ve yanında bulunan iki kişiyi karakolun yakınında bulunan bir tarlaya götürüyorlar. Bu üç kişi, tarlanın içinde JİTEM’in emri ile bizzat Ali Haydar Kaya tarafından taranarak öldürülüyor.

Yine; Silvan’ın bir köyünden olup, PKK’ye katılan ve dağa çıkan bir gencin ailesi sürekli köyün yakınında bulunan jandarma karakolu tarafından sıkıştırılıyor. Karakol komutanı, gencin ailesine, çocuklarını getirip kendisine teslim etmeleri halinde sahip çıkacağını, fazla hapis cezası almaması hatta gerekirse hapse hiç girmemesi için yardımcı olacağını söyleyerek aileyi ikna ediyor. Aile, bir yolla dağda bulunan çocuğuna ulaşıp, onu ikna ediyor ve dağdan indiriyor. Genç, amcası ile birlikte karakola gidince, karakol komutanı her ikisini de gözaltına alıyor. JİTEM’in kontrolündeki bu karakolda hazır bulunan Ali Haydar Kaya ve arkadaşları genci işkence ile öldürüyorlar. Gencin ölümü üzerine sağ kalan amcasının kendi hesaplarını bozacağını düşünerek, gencin amcasını da öldürüyorlar. Her ikisinin cesedini bir arabaya yükleyip, karakolun uzağında bulunan bir dereye atıyorlar.


Allah’a emanet olun.

M. ALİ NUR

Diger Basliklar
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -43
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -42
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -41
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -40
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -39
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -38
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -37
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -36
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -35
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -34
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -33
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -32
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -31
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -30
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -29
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -28
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -27
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -26
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -25
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -24
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git