Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
''Apaçık Kitab'a andolsun; Gerçekten Biz onu mübarek bir gecede indirdik, gerçekten Biz uyaranlarız. Ki onda (o gecede) her hikmetli iş ayrılır.'' (Duhan: 2-4)

Bir Hadis:
Güneşin üzerine doğduğu en hayırlı gün Cuma günüdür. Adem (as) o gün yaratılmış, o gün cennete konulmuş, o gün cennetten çıkarılmıştır. Kıyamet de ancak Cuma gününde kopacaktır. (Müslim, Cum'a 5)
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -9

Allah’ın adıyla!

DİNİ İSTİSMAR EDEN TERÖR ÖRGÜTLERİ İLE MÜCADELE VE ÖNLEME STRATEJİ VE TAKTİKLERİNİN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ

Radikalleşme ve Din İstismarı Çalıştayı Değerlendirme Raporu

UTSAM RAPOR NO: 3
RAPOR EDİTÖRÜ: Doç. Dr. İhsan BAL
RAPOR HAZIRLAYANLAR: Doç. Dr. Süleyman ÖZEREN
Dr. Hüseyin CİNOĞLU
Dr. Oğuzhan BAŞIBÜYÜK
Dr. Oğuzhan Ömer DEMİR
Dr. M. Alper SÖZER
Arş. Gör. Nurullah ALTUN
Arş. Gör. M. Salih ELMAS
RAPOR TARİHİ: 10. 12. 2008
Polis Akademisi Başkanlığı
Uluslararası Terörizm ve Sınıraşan Suçlar Araştırma Merkezi (UTSAM)
İçerik: Hizbullah örgütü mensuplarının radikalleşme süreçleri ve bu süreci geriye döndürme stratejileri.
Tarih ve Saat: 25 Kasım 2008 tarihinde 09. 30 – 17. 00 saatleri ve 26 Kasım 2008 tarihinde 09. 30 – 12. 00 saatleri arası.
Yer: TADOC 2. Kat Toplantı Salonu

Katılımcılar: Polis Akademisi Araştırma Merkezleri Başkanı Hüsrev SALMANER; UTSAM Müdürü Doç. Dr. İhsan BAL; İstihbarat Dairesi Başkan Yardımcısı Recep GÜVEN; Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Yavuz ÜNAL; Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi 1. Psikiyatri Kliniği Şefi Doç. Dr. Erol GÖKA; UTSAM’dan Doç. Dr. Süleyman ÖZEREN, Dr. Hüseyin CİNOĞLU, Dr. Oğuzhan BAŞIBÜYÜK, Dr. M. Alper SÖZER, M. Salih ELMAS ve Nurullah ALTUN; TEMÜH Dairesi Başkanlığından Şube Müdürü Hasan Hüseyin GERÇEK, Dr. Necati ALKAN ve Müslüm NALBANT; İstihbarat Dairesi Başkanlığından Dr. Süleyman DEMİRCİ, Dr. Mutlu KÖSELİ ve Uğur ESKİ; Ankara Emniyet Müdürlüğünden Dr. Yılmaz ŞİMŞEK, Aydın ALTUNKAYA ve Mustafa ALPSAR; Güvenlik Dairesi Başkanlığından Şube Müdürü Ömer Murat KESKİNKILIÇ ve Murat ÇETİNER; Terörle Mücadele Mükemmeliyet Merkezinden S. Ahmet EREN ve İçişleri Bakanlığı Dernekler Daire Başkanlığından Selami SAZİL çalıştaya katılmışlardır.

Hizbullah Cemaatinin başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerimiz olmak üzere metropol kentlerimizin gecekondu bölgelerinden eleman kazanma faaliyetlerine hız verdiği gözlenmektedir. Bu durumla etkin mücadelenin ilk evresinin Cemaatin faaliyetlerini bilimsel analizlere dayanan strateji ve yöntemlerle irdelemek olduğu kabul edilmiştir.

Bu çerçevede hazırlanan “Hizbullah Örgütüne Yönelik Eylem Planı” doğrultusunda İstihbarat Dairesi Başkanlığı ve Terörle Mücadele ve Harekât Dairesi Başkanlığı ile koordineli olarak “Dini İstismar Eden Terör Örgütleri ile Mücadelede Önleme Strateji ve Taktiklerinin Geliştirilmesi” projesi hazırlanmıştır.

Proje ile terörle mücadelede görevli güvenlik ve istihbarat birimlerinin yürüttüğü çalışma ve uygulamalar analiz edilecek; akademisyenler, uygulayıcılar ve sivil toplum kuruluşları bir araya gelerek yapılacak bilimsel analizler ışığında pratiğe dönük yeni stratejiler geliştirilecektir.

Proje kısaca beş ana aşamadan oluşmaktadır;

-ön çalışma,

-literatür taraması,

-mülakatlar (Cezaevinde bulunan Hizbullah örgütü elemanları, örgütle mücadelede aktif rol alan uygulayıcılar ve Adalet Bakanlığı, TRT, İçişleri Bakanlığı gibi kurumlarda çalışan ilgili kişiler),

-özgeçmiş analizleri,

-çalıştaylar, seminerler ve sonuçların sunulacağı bir panel.

Çalıştayda terörün psikolojik altyapısı, terör örgütlerinin eleman kazanma süreci, bireylerin Hizbullah örgütüne katılmasının psikolojik ve sosyolojik nedenleri, örgütün eleman kazanma yöntemleri, radikalleşmeye giden süreç ve tespit edilen bu problemlerin kurumlar arası eşgüdümle giderilmesine yönelik öneriler ele alınmıştır.

DEĞERLER SİSTEMİ

Değerler sisteminin daralması radikalleşme sürecinin ve dolayısıyla da terörizmin temeli olarak kabul edilmektedir. Birçok değeri olan, yani hayata birçok alandan bağlanmış bir kişi hem kendisine hem de başkalarına zarar verecek eylemleri çok daha zor işler. Bunun sebebi değer sisteminin genişliğidir, yani kaybetmek istemediği ve değer verdiği birçok şeyin hayatında bulunmasıdır. Bireyin sevdiği ve değer verdiği ailesi, eşi, çocukları, arkadaş ve akraba çevresi varsa, ulaşmak istediği hayata dair geleneksel hedefleri varsa (iyi bir iş, iyi bir eğitim vb. ), yine geleneksel meşguliyetleri de bulunuyorsa (spor uğraşısı, hobileri vb. ) bir ideolojinin fanatiği olma ihtimali düşüktür. Değer sistemi daralan bireyler daha keskin davranış biçimleri göstermeye başlarlar. Bu bireylerin düşün sistemleri daha çok beyaz-siyah metaforundaki gibi gri rengin reddi ile kendisini ifade eden bir sistematiğe dönüşür.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi Öğretim üyesi ve Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi Prof. Dr. Yavuz ÜNAL, “Din İstismarı ve Radikal Eğilimlerin Zihinsel Arka Planı” başlıklı bir sunum yapmıştır. Sunumun özeti aşağıda sunulmuştur.

Değerler sistemi ve radikalleşme arasındaki ilişkiye bakıldığında; radikalleşen bireylerin İslam’ın kuruluşundan itibaren geçen 14 asırlık gelişim, modernleşme ve oluşturulan değerler sistemini göz ardı ettikleri bariz bir şekilde görülmektedir. Dini istismar eden örgütlerin Hz. Muhammed’in hayatı ve sünneti ile Hoca Ahmet Yesevi, Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bektaşi Veli gibi İslam düşünürlerinin ortaya koydukları yorumları yok sayarak, asıl kaynak Kuran’ın tercümesine dair kişisel yorum ve içtihatlarıyla günümüz Müslümanlığını tersine evirme gayreti içerisinde oldukları görülmektedir. Bu şekilde bir İslam anlayışının, 14 asır önce belli sebep ve hikmetlere bağlı olarak indirilmiş kutsal kitabın salt tercümesine bakan ve dinin kabul gören diğer kaynakları olan hadis, kıyas, icma ve içtihattan ayrı tutan, teolojik ve sosyal gerçekliklere ters bir yorum olduğu açıktır.

‘Günümüz Müslümanlığı’ ve ‘14 asır önce belli sebep ve hikmetlere bağlı olarak indirilmiş kutsal kitabın salt tercümesine bakan ve dinin kabul gören diğer kaynakları olan hadis, kıyas, icma ve içtihattan ayrı tutan’ önermeleri rejimin rafine İslam anlayışını ve İslami hareketlere bakışındaki oryantalist mantığı göstermektedir. İslami kaynaklara dönüşü savunan ve ilk Müslüman nesli örnek gösteren Hizbullah Cemaatini İslam’ın temel kaynaklarından uzak olduğunu iddia etmek eklektik düşüncenin, istismarcılığın, münafıklığın ta kendisidir. Cemaat İslam’ın bütünlüğünü ve Müslümanların vahdetini savunmakta, ümmetin tamamını kuşatacak evrensel İslami hareketi hedeflemektedir. Ulusalcı din anlayışını Cumhuriyetin kuruluşundan beri dayatan rejimin kendisidir.

Dışlayıcı siyasal İslam’ın temel çıkış noktaları şunlardır:

a) Modernitenin Sömürgeciler Tarafından Empoze Edilişi

Modernleştirme iki çelişen tepkisel duyguyu beraberinde getirmiştir: özenme ve nefret etme.

b) Modernleşmenin Tepeden İnme ve Zorlayıcı Olması

Modernleşmede orijinal kaynaklara (Kur’an, Sünnet, Hadis, yorum kitapları, vs) erişim yollarının tıkanık olması da bu süreci olumsuz yönde etkilemiştir.

c) Elit ve Aydınlarla Muhafazakâr Halk Arasındaki Kopukluk

d) Modernleşme ve Dini Doğru Kaynaklardan Öğrenmenin Kesintiye Uğraması

Sorunlarla boğuşan büyük kitleler, dinin kaynağına inme fırsatını bulamamış, kulaktan duyma ve sloganvari öğretilerle dini öğrenme durumunda kalmışlardır.

Hızlı modernleşme ve modernitenin İslam’a karşıymış gibi algılanması İslam dininin terör örgütlerince istismar edilmesine zemin hazırlayan önemli bir faktördür.

Din, bir insani ihtiyaç olarak görülüp meşru zeminde yaşanılmasına imkân sağlandığında istismar edilme olasılığı en aza indirilmiş olacaktır.

Din istismarında;

-Olgunlaşmayan kişilik,
-Hurafelerin nakil olarak bireye taşınması,
-Pasif bir din üretme çabası,
-Diyanete güvenle ilgili tarihsel sıkıntılar,
-Dini bilgi eksikliği,
-Hukuk alanındaki boşluklar,
-Dini sapma,
gibi temel etmenlerin etkisi bulunmaktadır.

Bu problemleri aşmak için Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından “konulu hadis” projesi gibi önlemlerin alınmaya başlandığı görülmektedir. Bu projede modern insana İslam peygamberin mesajının ne olduğu ortaya konulmaya çalışılmaktadır.

Eleman kazanma konusunda Hizbullah ve PKK terör örgütleri kendi aralarında benzerlikler göstermektedir. Elemanlar birebir ilgilenilerek kazanılmaktadır. Arkadaş çevresi, hemşericilik ve akraba ilişkilerinin eleman kazanma noktasında etkin bağlantı noktaları olarak kullanıldıkları görülmüştür. Düğün, cenaze ve çiğ köfte partileri gibi sosyal etkinliklerin ilk temasın sağlanabilmesinde örgütler tarafından sıklıkla kullanıldığı bilinmektedir. Örneğin, Hizbullah Ankara’da eleman kazanma çalışmalarında Kürt orijinli vatandaşlarımızın yaşadığı Haymana ilçesi, İyice kasabasını sıklıkla kullanmaktadır. Hizbullah militanları, burada yaşayan vatandaşlarla ilişkilerini çiğ köfte partileri ve futbol maçları gibi sosyal aktiviteler düzenleyerek geliştirmektedirler. Sosyal faaliyetler kullanılarak arttırılan samimiyet sonrası örgüt dergi ve diğer yayınlarını okutarak hedef elemanları militanlaştırma sürecine almaktadır.

Kur’an öğrenmek ve dini sohbetlere katılmak vaatleriyle genç ve çocuklar örgütün etki alanına çekilmektedir. Örgüte katılanların 7–8 kardeşli ailelerden geliyor olmaları sebebiyle ana-baba kontrolünün az olduğu ve dolayısıyla kandırılmaya müsait bireyler oldukları izlenimi oluşmaktadır. İlk temastan sonra grup dinamiği içine çekilen bireyler önceki sosyal ortamlarından soyutlanmaktadır. Sonrasında, seçilmiş eserler okutularak ideolojik besleme yapılır ve bu şekilde yeni tutumların geliştirilmesi sağlanır. Bireyler siyah-beyaz (dikotom) düşünceli olma yönünde teşvik edilirler ve mücadele için fikri altyapı böylece oluşturulmuş olur. Ayrıca, araştırmalar, örgüte en fazla katılımın 14–25 yaş gurubu içerisinden gerçekleştiğini göstermektedir.


Allah’a emanet olun.

MUSTAFA AY
 

Diger Basliklar
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -15
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -14
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -13
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -12
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -11
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -10
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -9
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -8
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -7
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -6
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -5
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -4
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -3
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -2
   UTSAM RAPORU HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER -1
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git