En güzel sıfatlara sahip olanAllah (cc)'a hamd, "Allah ve Meleklerin Salat ettiği" Habibi Zişan Hz. Muhammed (sav)'e, Şeref Abidesi Ehl-i Beyt-in'e, Güzide Ashab-ın'a, Kıyamete dek Etba-ın'aSalatlar ve Selamlar olsun.
Yüce bir ideal uğruna, kıymetli tüm varlığını canıyla beraber feda etmenin ana unsuru; İnancın yan ısıra bedende fokuran/coşan saygı, sevgi, muhabbet ve aşk ile o ideale bağlı kalma,rabıtasıdır. Ne sevgisiz bir İnanç ne İnançsız bir sevgi bu üstün değerleri feda etmeye yeterli gelir. Çünkü her ikisinde de farklı bir samimiyetsizlik mevcuttur.
Evet, Muhammed-i bir İnanç; ancak Muhammed-i bir muhabbet ve bağlılık ifadesi ve yaşantısıyla mümkün olabilir. Bu bir İnanç olgusudur. Muhammed-i sevgi ve bağlılık Yüce Allah'a olan sevgi ve bağlılığa rabt edilmiş. Bunlardan hiçbiri ötekisinden ayrı düşünülemez. İşte düzenlenen Kutlu Doğum etkinlikleri; Allah (cc)'a ve Hz. Muhammed (sav)'e inanç, sevgi, muhabbet, itaat ve bağlılık ifadesidir.
Yüce Allah Kur'an-ı Kerim de şöyle buyurmuştur: "(Ey Habibim!) Deki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın…" (Al-i İmran/31.) Bir müfessir bu ayetin tefsirinde: "Kim Yüce Allah'ı sevdiğini söyleyip de Hz. Muhammed (sav)'e itaatini/bağlılığını fiili bir biçimde göstermezse, iddiasında yalancıdır." diye söylüyor. Başka bir ayet-i kerimede ise Yüce Allah: "Kim Resul'e itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur. Yüz çevirene gelince, seni onların başına bekçi göndermedik!" (Nisa/80.) buyurarak, Kendisine(cc) olan makbul bir itaatin ancak Resulü’ne (sav) gerçek bir itaat ile mümkün olabileceğini ilan buyurmuştur.
Yüce Rabbimize sevgi ve itaatimizi ifade etmemizin yanı sıra, Habib-i Kibriya'sı ve Sevgilisi Hz. Muhammed (sav)'esamimi muhabbetlerimizi-sevgilerimizi, bağlılık ve itaatimizi hem sözlü hem fiili ifadelerle beyan etmeliyiz. Bu beyan ve ifadelerdeki samimiyetimiz, Rabbimizin rızasına ve kabulüne uygun olması dileğiyle...
Hizbullah-i Müslümanların, Kutlu Doğum etkinlikleriyleSevgi ve muhabbetlerinin arzını-sunuşunu- hazmedemeyen, kıskanan ve rahatsız olan müstekbirlerin etkisizleştirme teşebbüsleri ve sindirme çabaları, boşa çıkar bir gün elbet. Bu hayırlı faaliyetlere uğraş veren tüm Müslümanların samimiyet ve muhabbetleri; aldatılmaya çalışılan mazlum ve mümin halkımızca er geç idrak edilmiş olacak.
Ya Resulellah! İnsanlık küfür ve cehalet bataklığında can çekişir bir halde bocalanırken, tam da o sıralar dünya, Kutlu Viladetinin Nurluyla uyandı. Katmerleşen küfrün bunaltıcı ve boğucu karanlığı Mübarek Nurunun nüfuzuna direnemeyince bahar karları misali eriyip zeminin tarihi çöplüğüne gömüldü. Ardından tebessümler sevgiler yayan Muhammed-i güller ve lalelerin filizlenmesiyle kâinat, helak edici felaket ve bunalımdan sevince boğuldu. Öldürücü koku salan bataklıklar da, bir bir kurudu!
Ya Resulellah! O karanlıklar zamanındaki Mübarek Nurlu Doğumun; İnsanlardan ve Cinlerden inkârcı putperestler ile Yahudi ve Hıristiyanlardan doğruları (bildikleri halde) tahrif edip saptıranlar dışında (bugün olduğu gibi) tüm kâinat,hayırlar doluSenin Nurlu Doğumunun sevincine boğulmuştu.
Ya Resulellah! Viladet gününü Kutlamak için bir araya gelip İman sevgisiyle birbirine kenetlenen, sevgilerini ve bağlılıklarını Sana sunan Müminleri kıskananlar, ahlaksızca iftiralarda bulunup itham edenler, gerçekleri değiştirerek saptıranlar da; dünyaya teşrifin sırsında karanlık dünyada sana karşı sergilenen çeşit çeşit oyunlar ve düzenbazlıkların yeni versiyonlarını sahnelendirme çabasındadırlar.
Ya Resulellah! Varlık âleminde Senin Mübarek Tevellüdünden daha kutsal ve sevimli, dünya ve ahiret saadetine vesile olabilecek daha bereketli ve kazançlı kimin doğumu olabilir ki!Çünkü Sen "Eşref-ulMahlûkat" -varlıkların en üstünü- sın. Sen,"kâinata rahmet" olarak gönderilensin. Ve Sen, "Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar… için«üsve-i hasene» -emsalsiz örnek- sin." Ya Resulellah! "Şüphesiz ki Allah ve melekleri, Sana çokça salat ederler…"Biliyoruz ki sana salat edenlere de, Allah ve melekleri salat ederler. Bu Senin varlığının rahmeti ve bereketidir." Resul size ne verdiyse onu alın! Size neyi yasakladıysa ondan da kaçının…" Şu yüce İlahi fermanlaSen, İnsanlık için en emin bir doğruluk kaynağı ve Nuh'un; azgın dalgalar arasında emniyet ve güven içinde seyir edip makarrına karar kılan necat gemisinden, daha emniyetli ve güven içerisinde selamet sahiline çıkaran eşsiz birkurtarıcısın ya Resulellah! Tsunaminin helak edici felaketinden İnsanlığı kurtarana bu kutlamalar ve tebrikler çok az!
Ya Resulellah! Kimilere göre Kutlu Doğum etkinlikleri "siyasi çıkar" amaçlı olarak sürdürülüyor! Ama İslam'ı yaşama dini olarak benimsemeyenler, hesaplarına gelince İslam'ı; dini motifli sözlerle kirli siyasetlerine alet ettikleri bilinen gerçektir. Müslüman halka en büyük haksızlık ve zulümdür bu.
İslam dini, O'nuyaşamaya talip olanlar için bir hayat nizamıdır; yani şeriat/kanun, ahlak, fikir, ibadet, ümmet, devlet… ve aynı zaman siyasettir. Bunu söylerken, günümüzde siyasilerin araç olarak halkları üzerinde kullandığı çirkin ve birokadarda kirli siyaset akla gelmesin. Müslüman şahsiyetler dinine ve kimliğine uygun siyaset gütmelidirler. İslam dini Yüce Allah ve Resulü tarafından Müslümanlara emanet edilen bir nizam ve yaşam dinidir. Bu bağlamda, Resulüllah (sav)'ın Kutlu Doğumunun yanı sıra her türlü dini etkinlikleri yapmak Müslümanların doğal haklarıdır. Bunlar birer siyasi amaç olarak da algılanabilir sizce. Ancak bu, kafanızdaki yargı biçiminize bağlıdır.
Ya Resulellah! Fedakâr ve cefakâr mazlum Müslümanların hiçbir karşılık beklemeden, geceyi gündüze kataraksamimi gayretlerle Kutlu Doğumun için Müslüman halkı organize edip, senin üstün Ahlakını ve Sevginiaşılamakla İlahi rızadan başka bir amaçlarının olmadığına şahitsin. Aynı zaman sana olan bağlılığın ve muhabbetin de bir göstergesidir bu. Bu bağlılık ve muhabbetin arkasında "siyasi amaç" aramak, insaf ötesi bir şeydir. Sanırım siyaset yalnız dünyalık hokkabazların mesleği ve sermayeleri olmuştur, hiç kimseye koklatma gibi bir niyetleri yoktur! Aksi halde kelleri görünür.
Ya Resulellah! Müslüman halkımızın dini etkinlikleri arkasında başka amaç arayan Laik Kemalistler ve Marksist zihniyet, şimdiye dek yabancı din sömürgecilerle omuz omuza vererek İslam'a ve Müslümanlara karşı yapmadıkları kalmadı. İslam’ın en dokunulmaz değerlerine saldırmaktan dahi çekinmediler; Kur'an'ı Kerim için: "Vakti geçmiş..!" İslam dini için: "Bizi geri bırakan din..!" dediler. Ya Resulellah! Senin içinde; "Araplara gelmiş Peygamber..!" gibi küstahça çirkin yakıştırmalarda bulundular.Tarihleri boyunca, İslam'ı evlere tıkayıp Müslümanların avına çıkanlardır bunlar.
Ya Resulellah! İslam'a kin güden Müslüman avcısı bu kalpazanlar, bunca iğrenç uygulamalarıyla beraber dara düşüp boğazları kuruyunca da, utanmadan İslam'ın zemzeminden içmeyi de ihmal etmiyorlar. Birçok zaman İslam'ın mukaddesatını batıl "siyasi amaçlar"ı doğrultusunda kullandıkları gibi, birkaç gün öncede aynı densizliğe tevessül ederek; Müslüman toplumun 'Cuma Namazını' Marksizm'in amaç ve emellerine alet ettiler. Laik Kemalistler de kuruluşlarından buyana, bu çıkar amaçlı kirli "siyaseti" takip ede gelmişler. Bu kalpazanlar biryandan İslam'a ve İslam'ın değerlerine küfür edecekler, öbür yandan da abdestsiz bir biçimde(!), Müslüman halkımızın Namaz organizasyonunu yapacaklar. Ya Resulellah! Bu aldatan tüccarları sana şikâyet ediyoruz.
Ya Resulellah görüyorsun! Kendilerini İslam'ın geri bıraktığını bağıra bağıra iddia eden zihniyet, İslam'ın beş temel şartlarından biri olan Namazı, nasıl da kirli 'siyasi amaçlarına' alet ediyor. Bundan daha bariz/belirgin ikiyüzlülük olabilir mi!?İslam tarihinde bu yaklaşım; yapıncayıktırdığın “Mescid-i dırar”ı yapan zihniyetinişi ve yaklaşımınbir benzeridir. Ancak saf ve temiz bir niyetle oraya gidip Namaz kılan halkı suçlamam. Sadece benzer konularda dikkatli olmalarını tavsiye ederim.
Ya Resulellah! Can ve mal ile var inkıyadımız bıraktığın kutsal davaya, uğrunainkıyad ile feda olsuntüm varlığımız. Ne sevgisiz bir inkıyad ne inkıyadsız bir sevgifeda edebilir bu değeri. Sana inkıyad-boyun eğme- ilemuhip olduğumuza şahitsinya Resulellah.Şefaatinelayık ve mazhar kılbizi ya Rab!
Duamızın sonu Alla (cc)'a hamd etmektir.
Abdullah ENES |
