Bir Ayet:
Biz, yakin bir azap ile sizi uyardik. O gün kisi önceden yaptiklarina bakacak ve inkârci kisi: 'Keske toprak olsaydim!' diyecektir. (Nebe/40)
Bir Hadis: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Ademoğlunun şu üç şey dışında (temel) hakkı yoktur, ikamet edeceği bir ev, avretini örteceği bir elbise, katıksız bir ekmek ve su.' (Tirmizi, Zühd 30, (2342)
HIRSIZ ARKADAŞLAR BUGÜN TATİL EDECEKLER / M. CELAL MÜCAHİD (HÜSEYNİ SEVDA OKURU)
Mustazaflar Derneğinin Diyarbakır’da düzenlemiş olduğu bir mitingde, henüz program/konuşmalar başlamadan dernekten bir görevli mikrofona gelerek; kimi duyuru ve izahatlarda bulunduktan sonra; “Hırsız arkadaşlar bugün tatil edecekler” diyerek hem alanda bulunan halkın dikkatli olmalarını sağladı, hem de art niyetlileri fark etmiş olacak ki onlara da “bak sizi tanıyoruz, kimseyi rahatsız etmeyin…” esprili bir üslupla uyarıda bulundu.
Yıllar önce İslam’i hassasiyete sahip olan bir derneğin düzenlemiş olduğu bir programda söylenen bu sözleri, 25 Şubat 2008 tarihinde DTP’ nin yapmış olduğu gösterilerin ardından yapılan taşkınlıkları görünce hatırladım.
Biri kendi çağrısına “Lebbeyk” deyip toplananlara bir zarar gelmesin diye “Hırsız arkadaşları…” bile uyarma ihtiyacını duyarken, diğeri nerede ise her üç-beş kişiyi bir araya getirdiğinde işi taşkınlıkla neticelendirme yolunu seçiyor. Halk için mücadele ettiğini iddia eden bir hareketin etkinliklerine katılmak üzere toplanan insanların, dağılınca sağa sola saldırmaları, işyerlerinin camlarını kırmaları, araba yakmaları, sağlık hizmetleri ve yardım derneklerini taşlamaları akıl kârı olmasa gerek…
Galiba bu yöntemle cılız kalan etkinliklerinin ses çıkarmasını hedefliyorlar. Bu yapılan taşkınlıkların birkaç yerde tekrarlanması, gösteriyor ki bu DTP sorumlularının tabanlarına yaptıkları telkinler sonucudur. Anlaşılan geçmişlerinden ders çıkartmamışlar. Yıllar önce hüsran ile neticelenen taktiklerle ilerleye bileceklerini sanıyorlar.
Bu zulme devam edilmesi ve tekrarlanması gösteriyor ki bu eylemler organizeli yapılıyor. Buna karşı halkın kendini savunma hakkının doğduğunu bilmeleri gerekir diye düşünüyorum. Sen halkın ekmek kapısını yağmalasan, alın teri ile kendine edindiği arabasını yaksan, fakir-fukaraya yardım eden kuruluşları taşlasan bunun geri yansımalarına da katlamayı göze alman gerekir. Mağdurlar; çıkacak olan herhangi bir kargaşadan bölge halkının zarar göreceğini bildiklerinden sessizliği tercih etmektedirler.
En son Diyarbakır’da ki taşkınlıklarınızdan sonra; duyarlı şahsiyet ve derneklerin sizlere yaptıkları nasihat ve uyarıları kale almadığınızı, Siirt’te yapmış olduğunuz gösterinin ardında taraftarlarınızın Salihiye Kur’an Kursu ile Molla Halil Camiini taşlamalarından anlaşılıyor.
Bu güne kadar Kürt halkını dininden uzaklaştırmak için göstermiş olduğunuz tüm çabalarınız boşa çıkmıştır. Camileri taşlamakla İslam ve Müslümanlara karşı olan kin ve nefretinizi ortaya çıkartıyorsunuz. Bu davranışlar daha önce size bir fayda vermediği gibi bundan sonrada fayda vermeyecektir. Bu taktikleri daha önce de denemiştiniz. Müslüman Kürtleri camilerde şehit etmeniz size ne fayda getirmişse, camileri taşlamanız da size benzer faydalar getireceğini hatırlamanızda fayda var.
İçinde bulunduğunuz çelişki ve istikrarsızlığınızı artık her feraset sahibi insan görmektedir. Bir yandan: “Kürtler’in İslamiyet’i kabulü yanlış olmuştur, bizim asıl dinimiz Zerdüştlüktür” şeklinde demeçler veriyorsunuz, diğer yandan mitinglerde Kur’an-ı kaldırarak Müslüman halkı kandıracağınızı sanıyorsunuz. Kemalist dayılarınıza Müslüman Kürtlerin İslam’i hassasiyetlerinin laikliğe aykırı ve rejimi tehlikeye soktuğunun muhbirliğine soyunuyorsunuz, mitinglerinizde yandaşlarınızın eline Kur’an veriyor, sakalı sarıklı insanları öne çıkartıyorsunuz… Bu ne tezat?
Aslında Diyarbakır’daki son şovlarınızı seyrederken; eski Marksist-Leninist, şimdiki Laik-Kemalist liderinizin Atatürk rolüne iyi soyunduğunu ve bunu sahnelediğinizi müşahede ettim. Sergilediğiniz resim kareleriniz, Atatürk’ün alimlerle beraber çektiği resimleri bana hatırlattı.
Yıllardır değişik taktik ve yöntemlerle mücadele ettiğiniz halde, Ahmet Türk: “DTP, Kürtlerin ancak % 25’inin oyunu alabiliyor” diyorsa sizce bunun nedeni nedir? Bunun nedeni sizin İslam ve Müslümanlara olan düşmanlığınızdan başka bir şey midir?
Ahmet bey! Sizin düzenlemiş olduğunuz mitinglerden dağılanlar; maddi hiçbir karşılık beklemeden Kürt halkının her sıkıntısında yanında olan, elinden gelen maddi ve manevi yardımları esirgemeyen, bu amaç doğrultusunda faaliyet yürüten kuruluşları taşlıyor, mazlum Kürt halkına yardımda kullanılan araçları yakıyorlar!.. insanların karşısına hangi yüzle çıkıp oy istiyorsunuz? Bu mantığınızla Kürt halkına sahip çıktığınızı, halkın hak ve hukukunu savunduğunuzu nasıl izah edeceksiniz?
Kürt eksenli politika yaptığınızı iddia ediyorsunuz, Halk için çalışıyoruz diyorsunuz bu güne kadar hep halka zarar verdiniz. İslam’la bir sorunumuz yok diyorsunuz ama camileri taşlıyorsunuz. Yoksul halka yardım etmediğiniz gibi kendilerine yardım eden dernek ve kuruluşlara zarar veriyorsunuz…
Allah-u Teala yaptıklarınızı Kur’an-ı Kerimde mealen şöyle aktarıyor mümin kullarına: “Ey müminler, kendinizden başkasını sırdaş ve dost edinmeyiniz. Olanca güçleri ile size zarar dokundurmaya, dirliğinizi bozmaya çalışırlar, karşılaştığınız her sıkıntı onları sevindirir. Gerçi kinleri ağızlarından taşmıştır ama kalplerinde saklı tuttukları kin daha büyüktür. Eğer düşünecek olursanız size ayetlerimizi açık açık anlattık.” (Ali-İmran 118)
Mustazaflar Derneğinin Diyarbakır’da düzenlemiş olduğu bir mitingde, henüz program/konuşmalar başlamadan dernekten bir görevli mikrofona gelerek; kimi duyuru ve izahatlarda bulunduktan sonra; “Hırsız arkadaşlar bugün tatil edecekler” diyerek hem alanda bulunan halkın dikkatli olmalarını sağladı, hem de art niyetlileri fark etmiş olacak ki onlara da “bak sizi tanıyoruz, kimseyi rahatsız etmeyin…” esprili bir üslupla uyarıda bulundu.
